Çok farklı sebepleri var, kabaca senaryoları gözden geçirelim:
1) Reformülasyon (ilk akla gelen en basit seçenek): Kolaya kaçıyoruz ve biz değişiklik algılarsak hemen "iyi olursa senden, kötü olursa Allahtan" hesabı vuruyoruz yaftayı. Bazen doğru evet, ifra kısıtlamalarına göre formüller sürekli güncellenmek zorunda, maliyetler, pazarlama vs pek çok sebepten refomüle ediliyor parfümler ama her reformüle daha az kokan, daha kötü kokan versiyonlara çevirmiyor parfümleri, sonuçta aptal değil bunları satanlar, bir fiyat/müşteri memnuniyeti ekseninde en çok kar edilecek hale getirilebiliyor tabi. Çok doneli, çapraşık bir formül, her parfüm için ayrı konuşulabilir.
2) Mevsimsel deneyim değişiklikleri: kışın çıkmış bir yaz parfümü düşünün, sıktınız, 6 saat kaldı. Fark edilirliği yüksek değil ama epey kalıcı. Yaza geldiniz, hava oldu 30 derece, bağıl nem %65... Üff patladı açılınca parfüm, bir saat efil efil esiyor, sonra ama 3 saatte nanay.... Aynısını kış parfümü için de düşünebilirsiniz.
3) Hammaddelere karşı kişiden kişiye değişen anozmik duyarlılık: Ben iso e super i mesela veya ambroxanı sürekli koklayabiliyorum, bende asla anozmi veya burun yorulması yapmaz, yapar da koku algı eşiğimin altına düşmez. Ama çoğu insan bunları 4 kere koklasın yakından, beşincide hayal meyal alır veya almaz. Sonra kafasını çevirir geri döner ve burun sıfırlanır bir süre sonra, tak diye alır kokuyu. Ben derim ki bu parfüm çok güçlü, o der ki "reformüle mi oldu bu?" Çünkü mevsim, nem, burnumuzun nemliliğindeki değişim, tükettiğimiz gıdalar! içtiğimiz içecekler bile koku algımızı etkiler, standart anozmi yatkınlığımıza ek olarak... Örnek: Eşim benzil salisilat gibi çoğu insan için neredeyse hayalet olan bir hammaddeyi "kremsi, çiçeksi, yumuşak bir temiz yasemin" olarak tanımlayabiliyor, bazı koklaması zor miskleri odaya girer girmez "aa galaxolide kokuyor" diye ayırabiliyor. Ben dahil çoğu parfümör bile bunları koklamak için kendini eğitmek zorunda kalabiliyor.
4) Batch farklılığı: Bu özellikle çok yüksek kalite doğal esansiyel yağı nispeten yüksek oranlarda kullanan parfümlerde olabilir. Ama en ünlü örneği olan Aventus'dan bahsetmek gerekirse aydınlatmak için: Ananası daha az daha çok diye veya daha dumanlı daha az dumanlı diye bunu tanımlayamayız. Ananası veren (ve kısmen de yeşil elma) moleküller adı üstünde molekül. Sentetik, saymaya gerek yok, çoklar... Duman denen "isli, katranlı ağaç" havası veren de rektifiye (rektifiye olmayanı kanserojen, rektifiyede bile ciddi kısıtlama oldu IFRA'da geçmiş yıllarda) doğal huş katranı, guaiacol denen bir guaiacwood sentez molekülü (sönmüş kibrit+sedir+sandal gibi kokar) gibi sentetik malzemeler ve bunların sentetiklerin kalitesi değişmez çünkü hep aynı yerden (en iyi yerden!) alınır ve sentez oldukları için hemen her zaman aynı koku üretilebilir. Örnek özelinde reformülasyondan bahsedilebilir. Dolayısıyla batch farklılığı fark yaratır ama kalıcılıkta veya fark edilirlikte dramatik fark yaratacağını sanmam, bergamot, limon, yasemin, gül vs kalitede, derinlikte fark olabilir kompozisyonda o kadar.
Aklıma gelenler şimdilik bunlar. Yukarıda
@erbay dostumun yazdıklarına katılarak; bir parfümör gözünden yansıtmaya çalıştım ben de. Sevgiler...