- Katılım
- 20 Haz 2017
- Mesajlar
- 9,861
Uzun bir çalışma mesaisi, ülke meseleleri, bana mı güvendiniz ülkeyi kurarken gibi oldukça si-ay-ey’li işler ile yılı geçirirken hasbelkader ufak bir boşlukta güzide bir sahil kasabasının en cafcaflı barında otururken barmenden Türk kahvesi istemem sonrası bana “ne vereyim ağbime?” Minvali “ne dinlemek istersiniz? Sorusuna “Bir 45'lik lütfen; plak ya da tabanca." Şeklinde cevabımla suratıma bakıp plak yok demesi ile hayatıma devam etmem (tabanca da yoktu herhalde) münasebetiyle bu inceleme yazısını yazıyorum.
Yanımdaki çift hararetli şekilde tartışıyor. Oğlan laf arasında; “Seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde. Senden kaçış varsa bile kurtuluş yok Zehra.” Diyerek nedensellikten uzak oldukça obsesif kompulsif bozuklukta bir aşkı yaşadığını ilan ediyor. Zehra ise sallamıyor sanırım. Çünkü tek kelime etmiyor.
O an burnuma kadının sıktığı parfüm geliyor. Miskli kakuleli bir Versace. Bana göre yaz kış her kadının dolabında kullanması gereken bir parfüm. Versace - Crystal Noir EDP. Bir kadının yürürken arkasında bıraktığı miskli kakuleli-odunsu ferahlık. Tam olarak oğlanın durumu buydu. Gencebay’ın “kaderimin oyunu” şarkısında geçen “(…)Bekleyeceğim, bekleyeceğim Geri dönmese bile(…)”şeklinde kokusunu duyarak dönmesini beklemek. Zaten Versace kullanıp taş kalpli olmayan kadın zordur. Ancak bazen kabuğuna çekilip olacağına varmasını beklemen lazım...
İşte böyle kalpsiz ve “benmerkezci” kadınların kokusu bu Versace - Crystal Noir EDP. Ama yine de güzel yine de eskimeyen ve her dönem sevilecek kadar da modern. Biraz genç biraz da gündelik ama güvenli bir liman.
Son kez barda oturup tanıdık bir hisle konuşurken anlamsızca oğlana Coelho’dan bir cümle söyledim; “Hiçbir zaman aşkı kovalama. Eğer sana serbestçe gelmediyse değersizdir.” Çocuk karşılığında öff be deli misin ne deyip aşkım bekle geliyorum dedi ve ultra lüks tatilinin imkanlarından olan cin tonikte kalan son yudumunu da pipetiyle içip gitti.
İyi tatiller gençler.
Yanımdaki çift hararetli şekilde tartışıyor. Oğlan laf arasında; “Seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde. Senden kaçış varsa bile kurtuluş yok Zehra.” Diyerek nedensellikten uzak oldukça obsesif kompulsif bozuklukta bir aşkı yaşadığını ilan ediyor. Zehra ise sallamıyor sanırım. Çünkü tek kelime etmiyor.
O an burnuma kadının sıktığı parfüm geliyor. Miskli kakuleli bir Versace. Bana göre yaz kış her kadının dolabında kullanması gereken bir parfüm. Versace - Crystal Noir EDP. Bir kadının yürürken arkasında bıraktığı miskli kakuleli-odunsu ferahlık. Tam olarak oğlanın durumu buydu. Gencebay’ın “kaderimin oyunu” şarkısında geçen “(…)Bekleyeceğim, bekleyeceğim Geri dönmese bile(…)”şeklinde kokusunu duyarak dönmesini beklemek. Zaten Versace kullanıp taş kalpli olmayan kadın zordur. Ancak bazen kabuğuna çekilip olacağına varmasını beklemen lazım...
İşte böyle kalpsiz ve “benmerkezci” kadınların kokusu bu Versace - Crystal Noir EDP. Ama yine de güzel yine de eskimeyen ve her dönem sevilecek kadar da modern. Biraz genç biraz da gündelik ama güvenli bir liman.
Son kez barda oturup tanıdık bir hisle konuşurken anlamsızca oğlana Coelho’dan bir cümle söyledim; “Hiçbir zaman aşkı kovalama. Eğer sana serbestçe gelmediyse değersizdir.” Çocuk karşılığında öff be deli misin ne deyip aşkım bekle geliyorum dedi ve ultra lüks tatilinin imkanlarından olan cin tonikte kalan son yudumunu da pipetiyle içip gitti.
İyi tatiller gençler.
Son düzenleme:
