- Katılım
- 7 Mar 2016
- Mesajlar
- 4,533
Parfüm dünyası dışarıdan bakınca sadece “güzel kokular”dan ibaret gibi görünebilir. Ama işin içine biraz girdikçe, parfümlerin aslında ne kadar teknik ve detaylı bir alan olduğu insanı şaşırtıyor. Bu yazıda, herkesin bilmediği ama meraklısına “vay be” dedirtecek bazı teknik konuları paylaşmak istedim.Sizlerden de kıymetli bilgilerinizi bu başlık altında paylaşmanızı istiyor ve bekliyorum :)
ISO-E Super Molekülünün Kokuya Katkısı
Kokuya Yön Veren Çözücü: Dipropylene Glycol (DPG)
Koku Molekülünün Ağırlığı ve Uçuculuk Sırası
Fixative Kullanımı (Sabitlendirici Maddeler)
Makro vs. Mikro Difüzyon
IFRA Kısıtlamalarının Etkisi
Enfloraj ve Diğer Nadir Ekstraksiyon Teknikleri
Parfümde pH Uyumu ve Tene Göre Değişim
Hedion’un Hormonlarla Etkileşimi
Parfüm Formülasyonunda “Accord” Kavramı
ISO-E Super Molekülünün Kokuya Katkısı
- Parfümde sıkça duyduğumuz “odunsu ama havada uçuşan” etkiyi veren moleküllerden biri ISO-E Super’dır. Bu molekül, aslında çoğu kişi tarafından tam anlamıyla algılanamaz. Kimileri hiç koklayamaz bile. Ama burnunuz onu algılamasa bile, parfüme bir “hava”, bir derinlik kattığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bir nevi “gölge nota” gibi düşünün.
Kokuya Yön Veren Çözücü: Dipropylene Glycol (DPG)
- Alkol bazlı parfümlerde çoğumuz etanolün kullanıldığını biliriz. Ama özellikle attar formülasyonlarında ve bazı niş parfümlerde DPG adı verilen bir çözücü kullanılır. Bu madde kokuyu yavaş yavaş salarak kalıcılığı ve ten uyumunu etkiler. Bu yüzden bazı parfümler tende “yağ gibi” yayılırken bazıları uçup gider.
Koku Molekülünün Ağırlığı ve Uçuculuk Sırası
- Parfümlerdeki notalar, sadece isimlerine göre değil, moleküler ağırlıklarına göre sınıflandırılır. Üst notalar genellikle 100 g/mol altındadır ve bu yüzden uçucudur. Alt notalar ise 200 g/mol üzeri ağırlıklarda olabilir ve bu nedenle daha uzun süre tende kalır. Bu fiziksel gerçek, formülasyonun temelini oluşturur.
Fixative Kullanımı (Sabitlendirici Maddeler)
- Ambergris, castoreum, civet gibi doğal sabitleyiciler tarihte kullanılırken, günümüzde çoğu yerini sentetik sabitleyicilere bıraktı. Sabitleyici demek sadece kalıcılığı uzatmak değil, parfümün notalarının sırasıyla ve doğru yoğunlukta salınmasını da sağlamak demek. Bu olmadan parfüm "aceleci" kokar; her şey aynı anda patlar ve söner.
Makro vs. Mikro Difüzyon
- Bazı parfümler çok kalıcıdır ama yayılmaz. Bazılarıysa odaya adeta “buhar” gibi yayılır ama ten üzerinde kısa kalır. Bu farkın sebebi, difüzyon şeklidir. Makro difüzyon, ortamda fark edilirliği yüksek kılar. Mikro difüzyon ise tende daha kontrollü ve yakın bir kokusal aura yaratır. Formülde kullanılan moleküllerin boyutu, polaritesi ve bağ yapısı buna etki eder.
IFRA Kısıtlamalarının Etkisi
- Bugün birçok efsanevi parfümün reformülasyon geçirmesinin sebebi IFRA kısıtlamalarıdır. Örneğin meşe yosunu (oakmoss) artık sınırlı kullanılabiliyor. Alerjen içerikler, insan sağlığına zararlı bulunmasa bile "riskli" kategorisinde yer aldığında parfüm formülü değişmek zorunda kalıyor. Bu da kokunun karakterini ciddi anlamda etkileyebiliyor.
Enfloraj ve Diğer Nadir Ekstraksiyon Teknikleri
- Modern parfümeride çoğu doğal öz, solvent ekstraksiyonu veya buhar distilasyonu ile elde edilir. Ama bazı nadir teknikler var: Enfloraj mesela... Özellikle çiçeklerin taze kokusunu almak için kullanılan bu eski yöntem, çiçekleri yağa yatırarak kokularını emdirme esasına dayanır. Çok pahalı ve zahmetli olduğundan günümüzde çok nadir kullanılır.
Parfümde pH Uyumu ve Tene Göre Değişim
- Parfümlerin ten üzerinde farklı kokmasının tek sebebi “cilt tipi” değil, cildin pH seviyesidir. pH seviyesi, özellikle asidik veya bazik yapıya yakın ciltlerde parfümün moleküler yapısını değiştirebilir. Bu da özellikle narenciye ya da aldehit bazlı parfümlerde çok belirgin farklar yaratabilir.
Hedion’un Hormonlarla Etkileşimi
- Dior Eau Sauvage gibi efsanevi parfümlerde kullanılan Hedion isimli aroma kimyasalı, bilimsel olarak kadınlarda luteinizing hormon salgısını artırabiliyor. Bu da parfüm dünyasında “afrodizyak” olarak görülmesine neden oluyor. Ancak bunu fark etmek bilinçli bir şey değil, tamamen alt beyin düzeyinde gerçekleşiyor.
Parfüm Formülasyonunda “Accord” Kavramı
- Accord, birkaç farklı molekül veya nota birleşiminden doğan, kendi başına bir “koku karakteri”dir. Mesela “deri akoru” diye bir şey gerçekte yoktur. Ama iso butyl quinoline, castoreum, vetiver ve tütsü karışımı ile zihnimiz bunu deri olarak algılar. Yani bu, beynimizin “kokuya anlam verme” şekliyle ilgilidir. Gerçek deri kokusu ile alakası bile olmayabilir. Gerçek deri kokusunu koklamak isteyenler Tuzla Deri OSB'yi ziyaret edebilir (Mide bulandırıcı olabilir .. )