Aynı konudan bende şikayetçiyim hatta daha ötesi şiddet uygulamak istiyorum bu yaratıklara. Birisi bu davranışı savunurken şöyle bir argüman sunmuştu, XXX'e girerken (orman, plaj vs) para ödemiyor muyuz? kardeşim o zaman temizlesinler. Mantık para veriyorum kirletebilirim, yakabilirim, kesebilirim, öldürebilirim. Ne yazık ki bazı insanlar eğitilimezler. Ki para vermedikleri yerleri de kirletiyorlar. Bununla ilgili şöyle bir analiz yapmıştı birisi; Türk insanı ne kendini doğanın bir parçası olarak görüyor ne de doğayı korunacak ve sahip çıkılacak bir değer olarak görüyor. Sadece dekor onlar için, selfie çekerken arka plana konacak bir manzara, veya mangal yaparken gölgesinde serinlenecek birşey bu kadar. Evin duvarına yapıştırdığı duvar kağıdından farkı yok. Bence yerinde bir tespit.Geçenlerde bir uzun yola çıkmıştım. Dönüşte dağ başı gibi bir yerde, birisi çeşme yaptırmış. Çok sevindim. Elimizi yüzümüzü bir yıkayalım, kendimize gelelim diye hevesle indim. Su akıyor, onda herhangi bir problem yok; ama etrafın ne kadar kirli olduğuna inanamazsınız. Pet şişeler, bira şişeleri, çöpler, vs. vs. Çok canım sıkıldı. Benim anladığım, ancak diğer insanların anlamadığı kısım ne yahu diye düşündüm. Adamlar oraya çöp konteynırı koymuş. Çöpü alıp, o konteynırın içerisine koyacaksınız. Bu neden zor olabilir ki? Doğa neden bu kadar ihanete uğruyor?
Sonra sürüşe devam ettim; ama konu aklımdan çıkmadı. Düşündüm. Hani günümüzdeki trend tabirle "overthinke düştüm." Dedim ki, aslında insanın özü bu belki de. Yani bizi yetiştirenler hep insanların merhametli, iyiyi koruyan, kötüyü lanetleyen birer canlı olarak tasvir ettiler; ama sanırım bu yanlış. İnsanın özü kötü olmak. Biz ise tabiri caizse evcilleştirildik ve "insan plus" olduk. Yukarıda örneğini verdiğim ve kötülükleri onlarca kategoriye ayrılabilecek insanlar ise gelişemedi ve aynı ilkellikle ilerlemeye devam ediyorlar. Bunu kabul edince bende bir aydınlanma oldu. Eğer istikrarlı bir şekilde aynı düşünceyle ilerlersem, beta aşamasında olduğunu düşündüğüm insanların saçmalıklarına cevap vermeyip, "gelişimini tamamlamamış olmasına verip" yoluma devam edeceğim.
Ormanlarımız :((( storisini attı ve aynı anda elindeki sigarayı otluk alana fiskeledi. Bu gözler bunu gördüAynı konudan bende şikayetçiyim hatta daha ötesi şiddet uygulamak istiyorum bu yaratıklara. Birisi bu davranışı savunurken şöyle bir argüman sunmuştu, XXX'e girerken (orman, plaj vs) para ödemiyor muyuz? kardeşim o zaman temizlesinler. Mantık para veriyorum kirletebilirim, yakabilirim, kesebilirim, öldürebilirim. Ne yazık ki bazı insanlar eğitilimezler. Ki para vermedikleri yerleri de kirletiyorlar. Bununla ilgili şöyle bir analiz yapmıştı birisi; Türk insanı ne kendini doğanın bir parçası olarak görüyor ne de doğayı korunacak ve sahip çıkılacak bir değer olarak görüyor. Sadece dekor onlar için, selfie çekerken arka plana konacak bir manzara, veya mangal yaparken gölgesinde serinlenecek birşey bu kadar. Evin duvarına yapıştırdığı duvar kağıdından farkı yok. Bence yerinde bir tespit.
bir aydır parfümlerimden uzak kalmıştım. eve döndükten sonra akşam tüm dekantları şişelileri kokladim yine. çoğundan daha önce almadığım farklı notalar aldım. burnu resetledik mi nedir anlamadım. oud maracuja yı bile sevdim diyebilirim. en çok şaşırtan ise halfeti oldu. bayağı zengin kokuymuş farketmemişim
haftasonu demek gamsızca oturmak uzanmak demek. insan mutlu olduğunda zaman hızlı geçermiş. cumartesileri nasıl akşam oluyor hiç anlamıyorum. haksızlık bu. aslında gezmeyi seven biriyim ama eylemi başlatmada problemlerim var. gezilecek yerlere birden ışınlansam çok güzel gezer tozarım bence. vakit öğleni geçti neyse boşver bu sıcakta dışarı çıkılmazdı. tekli koltuğumda yatayına uzanmış sırtımı televizyona vermiş marketten aldığım antep fıstıklı (emin değilim) dondurmayı çay kaşığıyla yiyorum. bir yandan pencereden dışardaki kepçeli borulu yol çalışmasını izliyorum. ülke için endişelenmeyi uzun zaman önce bıraktığım için stresim de yok(umarım). klima çalışıyor ortam serin keyifler yerinde ama bu klimaya bazen üzülüyorum. bıraksam 10 sene durmadan çalışır. özgür iradesi yok kendini feda ediyor sanki. eşya da olsa çok yükleniyorum gibi hissediyorum. sırf bu yüzden kapatıyorum bazen. tv de radyo kanalı açık (sırtımı o yüzden dönmüş olabilirim). medcezir çalıyor
"fırtınam felaketim hasretim. yetmiyor sevişmeler yetmiyor"
ünlülerin evliliğinde aşk çok nadir oluyor. sanırım en favori çiftler bunlar;Tom Cruise, Ana de Armas ile evlenmeye hazırlanıyormuş. Cruise, 600 milyon dolarlık servetini korumak için çok sıkı bir sözleşme hazırlatıyormuş. Tam bir " para her kapıyı açar" durumu. Kadın süper güzel ve adamdan çok çok genç, adam yaşlı ve zengin. Demek adam nüfuzunu sonuna dek kullanarak, bu derece güzel ve genç kadını evliliğe ikna etmiş. Artık kadını çok daha büyük projelerde göreceğiz demektir bu. Bence hoş bir durum değil ama her iki taraf da memnunsa bize pek yorum hakkı kalmıyor.
Benim favori Hollywood çiftim Pierce Brosnon ve eşi. Yıllar gençliği güzelliği götürse de kalbin değerli olduğunun kanıtı gibilerünlülerin evliliğinde aşk çok nadir oluyor. sanırım en favori çiftler bunlar;
john krasinski & emily blunt - meryl streep & don gummer - william daniels & bonnie bartlett - dax shepard & kristen bell
Küçükken yazları gittiğimiz, o eski büyülü şehire gittik...ne çok anı biriktirmişim meğerse farkında olmadan...o koca koca evler, koca koca duvarlar, içine sığamadığımız avlular ne kadar da küçükmüş meğerse....
Her dönemin bir ruhu varmış, o dönem oraları gözümde büyülü kılan , meğerse o zamanın insanlarıymış...köşeyi döndüğünüzde karşınıza çıkan bir yaşlı amcaymış, yanından uzaklaşırken ondan gelen baharatımsı eski tarihli bir takvim kokusuymuş...nasıl özlemişim, nasıl özlemişim bir bilsen???
Sokaklar, sokaklar küf kokardı, pis kokardı, ama aynı zamanda çok güzel kokardı...etrafta hiç çiçek yoktu...ama samimi , içten dostlar arkadaşlar vardı...hiç tanımadığım yüzlerde huzur vardı, mutluluk vardı...toprakla oynardık, her yerimiz yara bere içinde evlerimize dönerdik...evde bulgur olurdu, yeşil soğan ,ayran olurdu...mutluyduk...uzun zamandan beri hiç olmadığım kadar... nasıl özlemişim bir bilsen?
Ben şu an ağlıyorum....belki de psikolojim bozulmuş bilmiyorum...olur olmadık yerde gözlerim doluyor, bir şarkı bir yerden yakalıyor, özlem çok zor geliyor40 yaşındayım ve çocukluğumun geçtiği, anılarımın olduğu yerlere gitmek beni çok hüzünlendiriyor.
İnsanlık, her açıdan tarihin en zevksiz dönemini yaşıyor. Yemek, müzik, dizi, parfüm vs.
Victoria's Secret şaşırdım doğrusu
Dün aqua di gio profondo 5ml cebimden düşmüş buna da ayrı üzüldük tabiGün itibariyle hakkın rahmetine kavuşan Giorgio Armani'nin anisina saygilarimi sunuyorum