Hayalinizdeki Koku....

Buradan bir şey sormak istiyorum, sürekli yeni kokular deneyen üyelerden oluşan bu foruma...
Hayalinizdeki kokuyu bulabildiniz mi?
This is it...İşte budur dediğiniz bir parfüm oldu mu şimdiye kadar?
İşte parfümde top nokta budur bunun üzerinde birşey olamaz diyebileceğiniz bir koku var mı?
Varsa hangi kokudur?
Yoksa sizce böyle bir koku olmadı ve olamayacak mı?
Yani sürekli olarak paralar veriyoruz özellikle ülkemizin alım gücü düşünüldüğünde bir avrupalının araba alması gibi bir parayı bir şişe parfüme veriyoruz aslında....
Bunun sebebi nedir sizce ...
Ben kendi adıma bu durumu memnuniyetsizlik olarak yorumluyorum...
Kendimden ,işimden, çevremden, ekonomik gücümden,
yaşadığım ve yaşamayı arzu ettiğim hayatı elde edememişliğin verdiği memnuniyetsizliği sanki o kokuyu satın alarak aşacağım düşüncesi ile mi her splite katılıp evet şimdiye kadar çok parfüm denedim ama bak şu şu arkadaşın yorumladığı bu koku aslında benim özlem duyduğum şeyleri mi bana yaşatacak acaba??
Biz parfümü nereye konumlandırıyoruz??*
Bu acaba benim gıpta ettiğim hayatları yaşayacağım ilüzyonu mu???

FM Moon ve Promise

Her ne kadar bu iki parfüm için ‘işte bu, bunlar hayalimin parfümleri’ desem ve uygun ortamda her kullandığımda çevremdeki kişiler tarafından beğenilse de her gün kullanmaktan sıkılıyorum. Bu sahip olduğum her parfüm için geçerli. Bir parfümü en fazla üç gün üst üste sıkmışlığım oldu son birkaç senede.

Bir de sıcak havalarda zaten asla kullanamam bunları. Onun için elimin altında sürekli başka şeyler bulunduruyorum. Mevsimine ve sabahki moduma göre kullanıyorum parfümleri.

Şöyle bir 5-6 tane "asla vazgeçmem" diyebileceğim parfüm vardır. Diğerleri sadece çeşitlilik için. "Şunu da alsam koleksiyon tam olacak" düşüncesi sürüklüyor beni bir süredir. Onun da sonuna geldim sanırım.

Şahsen, hayalimdeki tekil kokuyu bulamasam da tarzımı oturttum.
ferah, aromatik, odunsu parfümler...
Bu tarza yakın olmayan hiçbir parfümü denemiyorum.

Bu hissi bana en çok yaşatan parfüm sanırım Lipstick Rose oldu. Kokladığım anda büyülenmiştim. Ama tek parfümle yetinemiyorum. Çok sevdiğim ve kullanmadığım zaman özlediğim bir çok parfümüm var. Yeni çıkanları denemeyi de çok seviyorum. Tek parfüme bağlı kalmaya özensem de, farklı parfümler kullanmak ve denemek bana hayat enerjisi veriyor.

Promise ve Alex II için, tam da bu demiştim. Ama 3 gün üst üste sıkınca sıkılmaya başlıyorum. Sanırım top 10 listemdeki şişeleri tamamlasam, birkaç ilave ile her bir ürüne 15 günde bir sıra gelse olacak. Bununla birlikte, yine de yeni koku denemeleri devam edecektir. Merak, doğamızda var.

Buldum da yaptım da.
Bulduklarım: Chypre Palatin ve Holyshit.
Yaptığımı da bilmesi gerekenler biliyor çıkmasa da olur.
Hayatı yaşayamamışlık ve her daim daha sonraki adıma bakma hissi sen gerçek anlamda olgunlaşana kadar devam edecek çünkü insan böyle tırt bir varlık. Önemli olan bu olgunluğu 60 yaşında falan emekli olduktan sonra namaza başlayan bir tip olarak kazanmamak tabi bunu unutma.
Ve daha da elzemi herşeyin bittiği; yemekten tat alamadığın, hiçbir müziğin sarmadığı, iktidarın elden gittiği ve zekanın traşa bağladığı o an keşke demeyip pişmanlık duymamak.
Bir keşkem var o da benden kaynaklı değil çok da s… o yüzden enerji ⚡️, gökkuşağı çiçek böğcek ve kalp 🫶

Güzel kokular kendimi bildim bileli ilgimi çekti… Parfümlerle ilişkimse 7 yıl öncesine kadar standart bir kullanıcının pek ötesine geçmemişti.

Benim için kokladığım anda “işte bu” dediğim iki parfüm oldu. Biri çocukluğumdan Faberge Babe, diğeri ise Chloe Love.

Benim için kırılma noktası Chloe Love’ın üretimden kalkması oldu. Bana onu kokladığımda hissettiğim aynı duyguyu yaşatacak olanın peşine düştüm, yani bir hedefim vardı. Ama zaman içinde hedefe ulaşmaktan ziyade ona gitmek üzere çıktığım yol ve deneyimler önem kazanmaya başladı… Bu süreçte pek çok parfümü çok beğensem de o iki parfümün duygusunu vermedi, ama artık bu da o denli önemli değildir, bilmiyorum. Her parfümün hissi farklı, ve belki de aradığım duyguyu başka bir parfüm için hissetmeyeceğim.

O yüzden beklenti içinde olmamak, yolun tadını çıkarmak benim için daha öncelikli artık.

beğeni işi ne kadar öznel ve değerlendirmeler ne kadar çeşitli dahi olsa, kendi janraları içinde en üst nokta ve şaheser denilen yapıtlar mutlaka olmakla birlikte; her koku da kendi içinde biriciktir.
(orijinali bir-üç-beş aromakimyasaldan oluşan birebir kopyalanan klon kafilesini saymazsak) ne var ki bu biriciklik onun berbat veya güzel bir koku olup olmamasını da belirlemiyor. ve tam da bu biriciklik yüzünden "evet, bu!" dediğim -maalesef, ama daha çok iyi ki- çok fazla koku var.

dolayısıyla bu koku deneme füryası elbette herkes için olmasa da bence birçok koku-sever için en iyiyi veya en seveceği kokuyu bulmaktan ziyade bu şahsına münhasır kokuları kendi dünyasında keşfetme güdüsü ile alakalı. buna benzer bir fikir yapısına sahip olan kişiler için ise, koku seyahati; geçmişte denenmedik şeyler kaldığı ve gelecekte yeni kreasyonlar olduğu ve hatta dünyada koklanmadık ot kalmadığı -ve elbette ki koku dışı herhangi dış bir etken yüzünden kesilmediği- müddetçe bitecek bir seyir değil diye düşünüyorum.

yanqoue' Alıntı:

Ekli dosyayı görüntüle 22383

Şöyle bir 5-6 tane "asla vazgeçmem" diyebileceğim parfüm vardır. Diğerleri sadece çeşitlilik için. "Şunu da alsam koleksiyon tam olacak" düşüncesi sürüklüyor beni bir süredir. Onun da sonuna geldim sanırım.

Şahsen, hayalimdeki tekil kokuyu bulamasam da tarzımı oturttum.
ferah, aromatik, odunsu parfümler...
Bu tarza yakın olmayan hiçbir parfümü denemiyorum.

Genişletmek için tıkla ...

Hdp 1828 denemediyseniz kesinlike deneyin tam olarak ferah aromatik odunsu çok iyi bir maskülen

Kendimde fark ettiğim, yaş aldıkça ve deneyimledikce yeni şeyleri şayet ilgimi de çektiyse bu deneyimler daha da derine iniyorum bu hobi olarak parfüm olabiliyor veya bir yazarın kitapları da ya da bir sanatçının şarkıları da.
Zamanında sadece bir kaç deneme ile Burberry touch üzerine yoğunlaşmış ve uzun yıllar kullanmıştım işte bu diyordum o zamanlarda taa ki terre d'hermes ile tanışana kadar. Sanırım 5-6 yıl da onun için işte bu dedim ama daha sonra bu işin sonu olmayan kapitalizmin bir diğer oyunu olarak pençesine düştüğüm bir yanılgı olduğunu anladım sonra da bıraktım işte bu demeyi. İlgisiz ve bilgisiz iken kulldigim bu iki parfüm şimdilerde aynı parfümler değiller bu da bir yanılgı mi yoksa gelişim mi pek emin değilim uzun lafın kısası geçmişte kaldı işte bu dediğim parfümler artık böyle bir arayışım yok mesela yeni şişeler almasam da bir kozmetik mağazasının önünden geçerken içeri girme durtusunun önüne geçemiyorum ama yaşadığım kesinlikle bir arayış değil açıkçası geçti o işte bu zamanları ve geri geleceğini de sanmam o hissin

koku işi de tıpkı gastronomi gibi bir şey aslında.

bir gün bir yerde yemek yersin ve "tam da aradığım lezzet" dersin ama yeni lezzetleri tatmayı bırakmazsın. tabi gastronomi ile ilgisi olanlar için geçerli bu.
aradığı lezzeti bulduktan sonra da kimse yemek yemeği bırakmadığı gibi yeni "abi ben aradığımı buldum bundan sonra yeni tadlar peşinde koşmama gerek yok" demez.

koku da öyle. benim de gerçekten "budur" dediğim bir kaç parfüm var ama hala yeni şeyler denemeye gayret ediyorum, ayrıca öğreniyorum da.
bunun sebebi aslında insan olmamızın getirdiği bonus: "merak" ve keşfetme arzusu.

aslında bu iki duygu her insanda olsa da öncelikler farklı olabiliyor. ekonomisi ve yaşantısı müsait olanlar, merak ettiği konular üzerine yeni şeyler keşfetme arayışını bırakmıyor.
her bir yeni keşif, her bir yeni tecrübe insanı daha da yenisini daha da iyisini aramaya itiyor. bu memnuniyetsizlik ya da doyumsuzluk değil. fakat tekrar altını çizmek istiyorum, merak ettiği konular doğrultusunda olduğu sürece, yoksa
altınlı kahve içip sosyal medyada paylaşıp, ilgi görünce de daha da öteye gitmeliyim değil bu : )
nerde duruyoruz ya da bir yerde durmalı mıyız?
bu yine kişiden kişiye değişir. bir seviyeye geldikten sonra sanırım herkes artık kendisini heycanlandıracak ya da şaşırtacak şeylerin peşine düşmeye başlıyor. bunu bulamayınca da bir üzgünlük, küskünlük ya da geri çekilme oluyor (itiraf edeyim işin bu kısmından emin değilim, sadece gözlemlerim bu şekilde. henüz hiç bir ilgi alanımda bu seviyeye gelemedim).

yine de emin olduğum konu, bazen bu tutku seviyesine gelmiş ilgi alanları zamanla saplantıya dönüyor. sadece maddi gücünü değil, zaman başta olmak üzere her türlü kaynağını bu ilgi alanlarına kaydırmaya başlıyorlar. bu da tehlikeli.

herkes gibi ben de, kaynaklarım izin verdiği ölçüde ilgi alanlarımda daha iyisini aramaya devam edeceğim. etmeliyiz de, imkanı olup da herhangi bir konuda kendini geliştirmeyenler de bence ne biliyim biraz ... : )

koku konusuna dönersek. ben daha yolun başındayım, kim bilir daha neler beni bekliyor.
beni bekleyenler kenarda dururken şu zamana kadar "budur" dediklerim, sıralı tam liste : )
- fm the moon
- pdm pegasus - carlisle
- mfk l'homme a la rose
bunların haricinde kalan kokular kesinlikle tü kaka değil tabi. fakat "şimdilik" bunlar benim için "budur" diyebileceğim kokular. zamanla yeni şeyler keşfettikçe koku ile ilgili görüşlerim değişecektir ki değişsin de isterim, gelişim bunu gerektirir : )

bütün bunları kenara koyup "arzu ettiğimiz hayata ulaşmak için koku" kısmına gelirsek, bu tamamen, kokuyu nereye konumlandırdığınızla alakalı bir durum. benim arzu ettiğim hayattın merkezinde koku yok. koku yanda destek oyuncu. doğrusu budur, değildir demek istemiyorum. herkese göre değişir ve şöyle yapmalı demek de bana düşmez.
tek diyebileceğim "herkes hayalini kurduğu hayatı yaşasın" : )

Hayalimde ki demeyeyim de etkilendiğim hatta ilk koklamada "waoww" diye gözlerimi açtıran 3 koku oldu...
Bir tanesi hava alanın da hemen hemen her reyonda kokuları kapaktan koklarken ki; hobiye yeni başladığım sıralardı ve incelemesi yapılan her kokuyu koklama hevesindeydim :) malum Çorum buna uygun konumda da değildi hernekadar Dünyanın merkezi sayılsak ta ;) Velhasılı kelam onu kokla bunu kokla derken adını o dönem sıkça duyduğum Kirke nin reyonuna geldim ve kapaktan kokladığım an; oradaki kokladığım tüm kokulardan o denli farklı baskın "mor meyveler" patlamasının verdiği hazzı yüzümde hissetmiştim akabin de farklı bir yerden şişeli olarak edinmiştim bir müddet sonra sıkılıyoruz tabi.....
Diğer bir koku da MDCI Chypre Platin oldu. 10ml kendi dekant şişesi ile forumdan edinmiştim onun da namını çok duymuş ama deneyememiştim ilk açılıştaki hali ve kokunun başından sonuna kadar ki tüm nota geçişlerine ve rafineliğini hissettiren başka koku koklamadım desem yalan olmaz..Bana "Niş buymuş" dedirten kokuydu..asla günlük kullanmak için sıkmadım o kokuyu kıyamadım..akşamları elimin üzerine bir fıss ve tadını çıkart meselesi :) Sonrasın da baktım kokuyu ziyan edicem,kıyamıyorum da onunla da yine forum vasıtası ile vedalaştım ama aklımın hep bir köşesin de tadı kaldı..!
Son olarak ta yine deneyimleme aşamaların da forumdan Serhat hocam ın gönderdiği kokular arasında 1ml kalmış olan Ajmal Hatkora Wood.. sample dan ismini bile okuyamamıştım tek fıs ancak elimin üzerine sıkabildim ve çöpe attım..yarım saat sonra elimden yayılan koku beni evirip çevirip çöp kutusunun başına getirdi :) sample şişesini buldum ve ismini not aldım sonrasında ilk splitten full şişeli temin etmiştim :) kullanırken çok keyif aldığım kokuydu kullandığım günlerde dikkat çekme hususunda güzel anılarım da oldu.Bir şişeyi bitirdim sonrasında peşine düştüm yine aldığım duyumlar reformülasyonun tadını bozduğu hususunda idi Yine 10ml dekant edindim ama şişenin peşini bıraktım :)
Şimdiler de yastayım :) bu fiyatlar bu dolar çok zor artık çok.Zamanın da çok yolluk yapmışım hala dekantlarımı bitiremiyorum,kızım tırtıklamaya başladı artık :) Anladım ki sınırı yok bu işin,ucu bucağı yok..Yapacak birşey de yok :)

Zulkarneyn' Alıntı:

Hayalimde ki demeyeyim de etkilendiğim hatta ilk koklamada "waoww" diye gözlerimi açtıran 3 koku oldu...
Bir tanesi hava alanın da hemen hemen her reyonda kokuları kapaktan koklarken ki; hobiye yeni başladığım sıralardı ve incelemesi yapılan her kokuyu koklama hevesindeydim :) malum Çorum buna uygun konumda da değildi hernekadar Dünyanın merkezi sayılsak ta ;) Velhasılı kelam onu kokla bunu kokla derken adını o dönem sıkça duyduğum Kirke nin reyonuna geldim ve kapaktan kokladığım an; oradaki kokladığım tüm kokulardan o denli farklı baskın "mor meyveler" patlamasının verdiği hazzı yüzümde hissetmiştim akabin de farklı bir yerden şişeli olarak edinmiştim bir müddet sonra sıkılıyoruz tabi.....
Diğer bir koku da MDCI Chypre Platin oldu. 10ml kendi dekant şişesi ile forumdan edinmiştim onun da namını çok duymuş ama deneyememiştim ilk açılıştaki hali ve kokunun başından sonuna kadar ki tüm nota geçişlerine ve rafineliğini hissettiren başka koku koklamadım desem yalan olmaz..Bana "Niş buymuş" dedirten kokuydu..asla günlük kullanmak için sıkmadım o kokuyu kıyamadım..akşamları elimin üzerine bir fıss ve tadını çıkart meselesi :) Sonrasın da baktım kokuyu ziyan edicem,kıyamıyorum da onunla da yine forum vasıtası ile vedalaştım ama aklımın hep bir köşesin de tadı kaldı..!
Son olarak ta yine deneyimleme aşamaların da forumdan Serhat hocam ın gönderdiği kokular arasında 1ml kalmış olan Ajmal Hatkora Wood.. sample dan ismini bile okuyamamıştım tek fıs ancak elimin üzerine sıkabildim ve çöpe attım..yarım saat sonra elimden yayılan koku beni evirip çevirip çöp kutusunun başına getirdi :) sample şişesini buldum ve ismini not aldım sonrasında ilk splitten full şişeli temin etmiştim :) kullanırken çok keyif aldığım kokuydu kullandığım günlerde dikkat çekme hususunda güzel anılarım da oldu.Bir şişeyi bitirdim sonrasında peşine düştüm yine aldığım duyumlar reformülasyonun tadını bozduğu hususunda idi Yine 10ml dekant edindim ama şişenin peşini bıraktım :)
Şimdiler de yastayım :) bu fiyatlar bu dolar çok zor artık çok.Zamanın da çok yolluk yapmışım hala dekantlarımı bitiremiyorum,kızım tırtıklamaya başladı artık :) Anladım ki sınırı yok bu işin,ucu bucağı yok..Yapacak birşey de yok :)

Genişletmek için tıkla ...

Akıl hastanesi dönemlerimde Amasya tugaydan eve hava dönüşümüne geldiğimde hep Çorum’da mola verirdik. Orada muzlu ve frambuazlı leblebiyi yiyince hayatta daha keşfedilecek çok şey olduğuna kanaat getirip hayatta kalmaaa karar vermiştim bu yüzden Çorum benim için ayrıdır bi de @AbbathDoom Çorumludur. Varşova marşova yazdığına bakmayın ÇORUMLUDUR

Herkes parasını istediği şekilde kullanabilir. Yaklaşık 35-40 şişelik koleksiyonum var. Kokularını sevdim, aldım. Hiçbir zaman, bu parfümleri alırken "lüksü tatmak istiyorum" kafasında olmadım. Rahmetli babam iş adamıydı, parayı sonradan bulup da kafayı sıyırmadım yani. Çocukluktan beri parfümlere, kokulara ilgim var. Annem beni uyuturken enfes sabun kokulu tülbentini elime verir, ben onu koklaya koklaya uyurdum. Annemin tülbenti ne zaman elime geçse, onun o enfes kokusu aklıma o hatıraları getirir. Elhamdülillah annem sağ, başımda. Rabbim eksikliğini bana ve kimseye göstermesin.
Parfümün kokusunu sevdim ve aldım. Mesele bu kadar kısa ve düz. Bunun altında, benim için başka hiçbir anlam yok.

Hayalimdeki koku önce reformüle oldu sonra da piyasadan kalktı

Sirab' Alıntı:

Hayalimdeki koku önce reformüle oldu sonra da piyasadan kalktı

Genişletmek için tıkla ...

madem piyasadan kaldıracaksınız neden reformüle ediyorsunuz?
madem reformüle edecektiniz neden piyasadan kaldırdınız?

cecilia' Alıntı:

madem piyasadan kaldıracaksınız neden reformüle ediyorsunuz?
madem reformüle edecektiniz neden piyasadan kaldırdınız?

Genişletmek için tıkla ...

Pilav yedim taş çıktı yoğurt yedim yaş çıktı bir kız sevdim aacayip ablası tanıdık çıktı

Sirab' Alıntı:

Pilav yedim taş çıktı yoğurt yedim yaş çıktı bir kız sevdim aacayip ablası tanıdık çıktı

Genişletmek için tıkla ...

Koyun meler kuzu meler
Sular hendeğinde dolar
Ağlayanlar bir gün güler
Gamlanma gönül gamlanma

Diaghilev ve STH çok başarılı

Binlerce deneyimden sonra hakkını verdiğim kokular;


Diaghilev
Fetish
Chypre extraordinarie
Britannia
Amber aoud
Dark side
Dries van noten
Ormonde jayne black gold
Ormonde jayne montobaco intensivo
Gris charnel extrait
Alexandira 2
More than words
Amber star&star musk
Enigma
Oud satin mood
Reflection
Spice and wood
Grand soir
Hacivat
Fm Moon
Ani
Nefs
Ombre nomade
Sth extreme
Musc ravageur
İmagination
Limmensite
B683 extrait
Roja oligarch
Xerjoff uden
Clive x
Clive rock rose
Clive hedonistic

İnsanoğlu garip bir varlıktır. Bugün beğendiğini yarın beğenmezsin, bir eşyayı elde edene kadar ulaşılmaz görse de elde ettikten sonra genelde bir anlam ifade etmeyen kıymetli ya da kıymetsiz basit bir cisim gibi görür. O yüzden alternatif seçeneklere yönelir.
Sıcak bir yaz günü farklı bir enerji ve psikolojiye, kuşun soğuk ve yağmurlu bir günde farklı bir psikoloji ve enerjiye sahiptir. Parfüm seçimi de aşkında kıyafet seçimi gibidir, tamamen bizim o gün ki modumuza bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. İşte bu diyebildiğimiz bir kıyafet yoktur mesela, her gün aynı kıyafeti giymek nasıl sıkıcı olursa her gün aynı parfüm de sıkıcı olabilir.

Kişisel bakacak olursam işte bu demeye yaklaştığım parfüm çok oldu ama sürekli modumla beraber fikrim değişti. Ben de o günkü moduma göre kullanmaya başladım. Şu sıra kullandığım kokuları söylemem bu işin ticaretini de yaptığım için etik olmaz, sonuç olarak diyeceğim o gün hangi karakterimiz öne çıktıysa bırakalım o karar versin.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

80 ve 90'larda insanlar daha cok tek kokuya bağlı kalıyordu. birine karar verip 5-6 yıl, hele daha eski jenerasyon-10 -15 yıl onunla devam eden cok kisi vardi.

Gonca' Alıntı:

80 ve 90'larda insanlar daha cok tek kokuya bağlı kalıyordu. birine karar verip 5-6 yıl, hele daha eski jenerasyon-10 -15 yıl onunla devam eden cok kisi vardi.

Genişletmek için tıkla ...

Öyle kolay kolay da bitmezdi parfümler, hem çok kuvvetli olduklarından az kullanmak yeterdi, bir de çok gündelik kullanılmazdı çoğu kişi. Yıllarca aynı parfümü kullanmanın bir sebebi de bu olabilir bence.

Gonca' Alıntı:

80 ve 90'larda insanlar daha cok tek kokuya bağlı kalıyordu. birine karar verip 5-6 yıl, hele daha eski jenerasyon-10 -15 yıl onunla devam eden cok kisi vardi.

Genişletmek için tıkla ...

Bahsettiğiniz yıllarda tamamen organik hammaddeler ve teknik olarak daha zorlu bir süreç mevcuttu. Daha safkan daha seçkin ve az sayıda parfüm çeşitliliği vardı günümüzde ki kadar kimyasal (sentetik veya molekül bileşenler) mevcut değildi bundan dolayı aroma çeşidide daha azdı, genel anlamda temel koku tipleri mevcuttu tabi ki karışımlarla elde edilen aromalarda mevcuttu ancak günümüzde muazzam bir çeşitlilik var ve maalesef bu arttıkça doğallıktan uzaklaşılıyor. Eski parfümler genelde baharatlı ve çiçeksi temel noktalardan oluşurdu, şipre ve odunsu koku tipleri de çok başarılı idi. Hala günümüz de bazı küçük parfüm evleri doğal ve eski teknik üretime devam etmektedir ve bu kokular gözden düşmüş olsa da nadir ve kıymetlidir.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ne başlık ama felsefi yaklaşımlara özellikle bayıldım