- Katılım
- 25 Şub 2015
- Mesajlar
- 1,702
Karanlıklar geçitlerde kaybetmiştik biz aşkı.Oysa güneşe yazılan şiirler gibi ulaşılmaz kelimelerle süslüydü hayata fısıldadığımız dizeler.aşk her daim yanı başımızda gölgemizden daha yakın atıyordu her adımını bizimle beraber ve yüklediğimiz anlamlar sırtımızdaki yükleri hafifletirken zamanı ağırlaştırıyordu toz pembe düşlerimizin hayalinde.O hayaller ki karanlık yolları aydınlatan bir ışık misali umudun kokusu oluyordu ve gül bahçelerinin nazlı asaletiyle gülümsüyordu bulutlara.Gül kokuyordu tüm evren aşka selam dururcasına ve aşk gülle anlamlanıyordu yitik bir kalbin gülümseyen hecelerinde.
Gül aşkın resmidir parfümlerin dilinde.her nota akortlanırken kıskanarak bakar güle,imrenir gizemine hapsolmuş aşkın büyüsüne.Özeldir gülün bulunduğu yer kokular aleminde odası ulaşılmaz kapılar ardındadır. Loş ışıklar eşlik eder duvarlarına,nazlı nazlı uzanır kuş tüylü ipeklerle kaplı yatağına. Sadece yıldızların seyrine açıktır penceresi. Tüm notaların üstünde usulca yatar gül saflığını kendine saklayarak, ihtişamını doğaya anlatarak...
Güle yazılmıştır aşkın dayanılmaz şehveti,sevginin ısıtıcı ateşi ve saygının sonsuz asaleti.Tüm notalar susar gül konuşmaya başlayınca boyun eğer mağrur gizemli ve saf duruşuna. Gülün dizelerine hapsolur şiir misali bir araya gelen kokular.bu nedenledir ki Gülle yaşar aşklar ve bize armağandır aşkla yazılmış gül kokulu şarkılar...
Evet arkadaşlar haklısınız parfüm mü yorumluyoruz edebi denemeler mi yapıyoruz burada?? diye soruyorsunuz şu an.Ancak kokuları ruhumuza takılan kelimelerle ifade etmemişsek hep eksik kalacaktır bazı şeyler bana göre.ve betimlemesi en zor duyu olan kokuyu ifade etmek için illa ki kalp notasında yakaladığımız notaları değil kalbimize vuran notaları yazmamız gerekir bazende! Bu sebeple bana gülün en derin duygularını yaşatan poal'i ifade etmek için teknik değil duygusal bir bakış açısı gerektiğini hepiniz anlamışsınızdır.Bu sebeple bende duygusal yoğunluk uyandıran tüm kokuları kendimce ifade etmek herkes gibi olmamak daha doğru geliyor.
Portrait of a lady ismi gibi bir parfüm.Mumlarla donatılmış bir odada gül yapraklarının serpiştirildiği bir yatağa uzanmış asalet ile şehvetin tam ortasında duran bakışlarıyla hayallerini yaşayan bir kadının portresi benim için.Baştan sona gülün egemenliğinde ilerleyen,karanlık hafif tozlu başlayan, sonlara doğru kremsi yumuşaklıkta devam eden inatçı ve kararlı bir parfüm.Harman yapısı öylesine ustaca ve rafine bir şekilde karışmış ki neden Dominic Ropion'un efsane statüsünde yer alan bir parfümör olduğunu anlamamıza yetiyor.Parfüm,açılıştan kapanışa kadar her daim gülün varlığını hissettirdiği güle eşlik eden tütsünün kalp notalarıyla beraber devreye girdiği,tozlu paçulinin eski ve geçkin bir hava kattığı eşsiz bir gül yorumu.Kesinlikle sentetik olmayan son derece doğal ve rafine bir parfüm.Sadece 2 fıs bile size 2 gün boyunca eşlik edebilecek kadar performans veriyor ve bana göre interlude yi bile ezip geçecek bir yapıda tam bir performans bombası.siyah abiye elbiseli attığı adımı bilen ve herkese söz geçirebilen bir kadına eşlik ettiğinde anlam bulacak bir parfüm.Uzun uzun frederic malle parfümevini ve dominic ropion'u anlatmama gerek yok.sadece şunu söyleyebilirim her iki isim de parfümler aleminin en asil bayan parfümlerinden birine imza atarak gerçek bir efsane ile tanışmamıza vesile oldular ve frederic malle parfüm evinin bana en göre en sağlam 4 işinden biri de poal....mutlaka bu efsaneyle tanışmanızı ve yüksek fiyatına rağmen kolleksiyonunuzda bulundurmanızı şiddetle tavsiye ederim.