- Katılım
- 26 Şub 2019
- Mesajlar
- 400
“Tamamen yaratıcı özgürlükten doğan parfümler”.
Frederic Malle sitesinde parfümlerini bu kısa ve net cümleyle özetlemiş ve amacının sınırları zorlayan sanatsal parfümler yaratmak olduğunu belirtmiş. Kendisini böylesine iddialı cümlelerle tanımlayan bir kişiden/markadan iddialı parfümler yaratmasını beklemek de bizim en doğal hakkımız.
Parfüme geçmeden önce marka hakkında birkaç cümle yazmak gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle Frederic Malle’nin kendine özgü minimal şişe tasarımlarını çok beğendiğimi söylemeliyim. Neredeyse tüm parfümlerde aynı etiket stili ve aynı yazı tipi kullanılmış. Ayrıca tüm parfüm isimleri kırmızı, parfümörün ismi ise beyaz tonda yazılmış. Bu seçim markaya has bir tasarım ortaya çıkarmış. Her parfümde yaratıcısının isminin de şişe üstünde yer alması markanın parfümöre ne kadar güven ve saygı duyduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Markanın bu seçiminin benim gibi birçok kullanıcıdan takdir gördüğünü düşünüyorum. İsminin şişe üzerinde yer almasının parfümöre sorumluluk yüklediği de ayrı bir gerçek.
Frederic Malle’nin parfümlerine verdiği isimlere ayrıca değinmek gerek. Birçok parfümün ismi sıradışı ve etkileyici. French Lover dışında örneğin Portrait of a Lady, Music for a While, Angliques Sous la Pluie gibi. Bence parfümün ismi tüketiciyi etkileyen ve alma içgüdüsünü tetikleyen önemli unsurlardan biri. French Lover da çekici bir isim. İtiraf edeyim sırf ismi çok çekici diye mağazaya gidip denemiştim. Sonrasında da bir şişe edindim. Forumda aramadım ama yoksa eğer “ismi beğenilen parfümler” başlığı açılmalı. Örneğin The Tragedy of Lord George isminin bir parfüme neden konulmuş olabileceği ve parfümün böylelikle ne anlatmak istediği üzerinde yorumlar yapılmalı. Neyse konudan sapmayalım.
Birçok parfüm severin adını bile duymadığı parfümlerin yanı sıra Cool Water ve Kouros gibi zamanının ilerisinde ve kült parfümlerin yaratıcısıdır Pierre Bourdon. 2007 yılında ise Frederic Malle markası için French Lover isimli parfümü yaratmış usta burun.
Kendi sitesinde “saf maskülenlik” şeklinde tanıtılmış French Lover. Gerçekten de maskülen, “erkeksi” bir koku. Kadın kullanımına uygun değil. Açılışta kuru otsu, köksü bir koku yüzünüze çarpıyor. Çarpıyor derken gerçekten ilk koklayışta yumruk yemiş gibi oluyorsunuz. Kuru otsu, köksü dememin nedeni ise bir bitkiyi kökünden koparmışsınız, bir iki gün kurutmuşsunuz da onu kokluyormuşsunuz gibi bir hissiyat oluşturuyor. Bu hissiyat sanırım açıklanan notalardan melekotu notasından kaynaklanıyor. Açılış başka parfümlerde pek rastlamayacağınız ve kolay alışılamayacak bir karaktere sahip. Dediğim gibi çok sert bir açılışı var parfümün. Bu kuru, doğal ve sert açılış yaklaşık 10 dakika sonra yerini hafif baharatlarla harmanlanmış dumansı bir vetiver kokusuna bırakıyor. Başlangıçtaki sertlik meşe yosunu ve sedir notalarıyla bir nebze yumuşatılmış. Bu aşamadan sonrası açılışa nazaran çoğu parfümseverin beğenebileceği bir yoldan ilerliyor. Yapaylık barındırmayan ve temiz hali tenden ayrılana kadar devam ediyor. Notalar o kadar doğal kullanılmış ki kendinizi bir an için ilkbaharda hafif yağmur altında ormanda yürürken buluyorsunuz. Vetiver severlerin beğeneceği, sevmeyenlerin ise kafasını karıştıracak cinsten bir koku. French Lover’ı siyah takım elbisesi ile tango yaparken tüm dikkatleri üzerine çeken bir centilmenin parfümü olarak tanımlayabilirim. 35 yaş üstü kullanıcılara hitap ettiğini düşünüyorum. Her zaman her yerde kullanılabilecek parfümlerden değil. Kullandığım parfümlerden hiçbirine benzetemedim. Kendine has bir parfüm olduğunu söyleyebilirim.
Parfümün kalıcılığına gelirsek benim tenimde ortalama 8 saat civarı kaldı. Fark edilirlik ise ilk 1-2 saat çok iyi. Sonrasında tene çekilme eğilimi var. Yine de hafif rüzgarda ben buradayım diyor. 4 mevsim kullanılabilecek bir parfüm. Açılışı nedeniyle kör alışa uygun değil. Bu arada dip bilgi vereyim, ismi nedeniyle tepki çekmesi üzerine parfüm Amerika’da Bois d’Orage ismiyle satılmakta.
Sabırla okuduğunuz için teşekkürler..
Frederic Malle sitesinde parfümlerini bu kısa ve net cümleyle özetlemiş ve amacının sınırları zorlayan sanatsal parfümler yaratmak olduğunu belirtmiş. Kendisini böylesine iddialı cümlelerle tanımlayan bir kişiden/markadan iddialı parfümler yaratmasını beklemek de bizim en doğal hakkımız.
Parfüme geçmeden önce marka hakkında birkaç cümle yazmak gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle Frederic Malle’nin kendine özgü minimal şişe tasarımlarını çok beğendiğimi söylemeliyim. Neredeyse tüm parfümlerde aynı etiket stili ve aynı yazı tipi kullanılmış. Ayrıca tüm parfüm isimleri kırmızı, parfümörün ismi ise beyaz tonda yazılmış. Bu seçim markaya has bir tasarım ortaya çıkarmış. Her parfümde yaratıcısının isminin de şişe üstünde yer alması markanın parfümöre ne kadar güven ve saygı duyduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Markanın bu seçiminin benim gibi birçok kullanıcıdan takdir gördüğünü düşünüyorum. İsminin şişe üzerinde yer almasının parfümöre sorumluluk yüklediği de ayrı bir gerçek.
Frederic Malle’nin parfümlerine verdiği isimlere ayrıca değinmek gerek. Birçok parfümün ismi sıradışı ve etkileyici. French Lover dışında örneğin Portrait of a Lady, Music for a While, Angliques Sous la Pluie gibi. Bence parfümün ismi tüketiciyi etkileyen ve alma içgüdüsünü tetikleyen önemli unsurlardan biri. French Lover da çekici bir isim. İtiraf edeyim sırf ismi çok çekici diye mağazaya gidip denemiştim. Sonrasında da bir şişe edindim. Forumda aramadım ama yoksa eğer “ismi beğenilen parfümler” başlığı açılmalı. Örneğin The Tragedy of Lord George isminin bir parfüme neden konulmuş olabileceği ve parfümün böylelikle ne anlatmak istediği üzerinde yorumlar yapılmalı. Neyse konudan sapmayalım.
Birçok parfüm severin adını bile duymadığı parfümlerin yanı sıra Cool Water ve Kouros gibi zamanının ilerisinde ve kült parfümlerin yaratıcısıdır Pierre Bourdon. 2007 yılında ise Frederic Malle markası için French Lover isimli parfümü yaratmış usta burun.
Kendi sitesinde “saf maskülenlik” şeklinde tanıtılmış French Lover. Gerçekten de maskülen, “erkeksi” bir koku. Kadın kullanımına uygun değil. Açılışta kuru otsu, köksü bir koku yüzünüze çarpıyor. Çarpıyor derken gerçekten ilk koklayışta yumruk yemiş gibi oluyorsunuz. Kuru otsu, köksü dememin nedeni ise bir bitkiyi kökünden koparmışsınız, bir iki gün kurutmuşsunuz da onu kokluyormuşsunuz gibi bir hissiyat oluşturuyor. Bu hissiyat sanırım açıklanan notalardan melekotu notasından kaynaklanıyor. Açılış başka parfümlerde pek rastlamayacağınız ve kolay alışılamayacak bir karaktere sahip. Dediğim gibi çok sert bir açılışı var parfümün. Bu kuru, doğal ve sert açılış yaklaşık 10 dakika sonra yerini hafif baharatlarla harmanlanmış dumansı bir vetiver kokusuna bırakıyor. Başlangıçtaki sertlik meşe yosunu ve sedir notalarıyla bir nebze yumuşatılmış. Bu aşamadan sonrası açılışa nazaran çoğu parfümseverin beğenebileceği bir yoldan ilerliyor. Yapaylık barındırmayan ve temiz hali tenden ayrılana kadar devam ediyor. Notalar o kadar doğal kullanılmış ki kendinizi bir an için ilkbaharda hafif yağmur altında ormanda yürürken buluyorsunuz. Vetiver severlerin beğeneceği, sevmeyenlerin ise kafasını karıştıracak cinsten bir koku. French Lover’ı siyah takım elbisesi ile tango yaparken tüm dikkatleri üzerine çeken bir centilmenin parfümü olarak tanımlayabilirim. 35 yaş üstü kullanıcılara hitap ettiğini düşünüyorum. Her zaman her yerde kullanılabilecek parfümlerden değil. Kullandığım parfümlerden hiçbirine benzetemedim. Kendine has bir parfüm olduğunu söyleyebilirim.
Parfümün kalıcılığına gelirsek benim tenimde ortalama 8 saat civarı kaldı. Fark edilirlik ise ilk 1-2 saat çok iyi. Sonrasında tene çekilme eğilimi var. Yine de hafif rüzgarda ben buradayım diyor. 4 mevsim kullanılabilecek bir parfüm. Açılışı nedeniyle kör alışa uygun değil. Bu arada dip bilgi vereyim, ismi nedeniyle tepki çekmesi üzerine parfüm Amerika’da Bois d’Orage ismiyle satılmakta.
Sabırla okuduğunuz için teşekkürler..