En Son İzlediğiniz Film

Pink Floyd

Pure Parfum
Katılım
28 Ara 2016
Mesajlar
1,155
Dün akşam John Wick 2'ye gittim ilki kurgu ve konu olarak daha güzeldi sanki, intikam duygusu daha güzel işlenmişti yine de güzeldi aksiyon seviyorsanız iyi seçenek.
 

Debussy

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
10 Haz 2016
Mesajlar
1,122
Lion. Bu senenin konuşulan filmlerinden olduğunu bilmeden sıfır beklentiyle gidip beğendiğim bir film oldu, gerçek bir hikayeden uyarlanmış bir dram. Bazı kısımlar daha iyi olabilirmiş dedim ortalardan sonra fakat spoiler olmasın :).
 

YILKANT

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
23 Mar 2015
Mesajlar
1,154
Film sektörünün gerçek sanatkarların, veya sanatla ilgisi olmayan popülaritenin, belli bir amaca hizmet etmek üzere oluşturulan senaryolarla emperyalist kurgu içinde sahnelenen oyunlar ile kullanıldığı bir alan olduğunu düşünüyorum. Ben filmden daha çok senaryo ve sanatkarla ilgiliyim işin açığı. Senaryo bir olayı bir tarihi ya da bir kişiyi anlatırken objektif olamaz doğru çünkü anlatanın bakış açısıyla bakar olaya. Ancak şirazesinden çıkıp bir fikre veya akıma hizmet eden senaryolar hemen kendini belli ediyor. Sinema patronları, yapım şirketleri genelde suyun pınarının önünde duranların hizmetkarı. Bizim ülkemizden farklı olarak büyük bütçeler büyük planlar şöhretlerle büyük bir pazara açılıyor. Amaç edindiği kitleler büyük; filmin gişe hasılatından fazla maliyetleri var pek çoğunun. Bu anlamda sinemanın sadece sinema olduğunu düşünmek çok da doğru olmaz.

Benim Türk sineması ve dizi sektöründe de aynı işlerin döndüğüne inancım tam. Ancak bu ülkede yaşadığımız kimin ne olduğunu bildiğimiz için bazı şeyleri yakalamamız; hangi senaryonun hangi amaca hizmet ettiğinin, hangi oyuncunun ya da yönetmenin hangi görüşe sahip olduğunu bildiğimiz için olaylara aymamız çok zaman almıyor.

Benim değinmek istediğim konu biraz sinema ile insan algısının nasıl yönetildiği. Örneği bizim sinemamızdan vereyim. 70 li 80 li yıllarda Kemal Sunal, Münir Özkul, Halit Akçatepe, Adile Naşit filmleriyle büyüdük. Hayatın içinde kimi zaman varolan kimi zamanda biraz mizahla absürt hale getirilmiş tiyatro ilgisi ülkemizde yerleşmediği için sinema ile seyirciye ulaşan birbirinin benzeri senaryolar iyi oyuncularla harmanlanıp küçük bütçeli ama izlenir filmler çekildi. O yıllarda sinemada küfür yoktu. En galiz küfürler ulan, eşoğlu eşek, namussuz adam gibi şeylerdi. Ama o yılların insanları da zaten küfür etmezdi. Çocuğu Tarık Akan gibi olsun isterdi insan ya da kızı Gülşen Bubikoğlu olsun. Yani sinema ahlakını toplumsal ahlak düzeyi yönetiyordu. Ne zamanki emperyal sermaye küçük oyunlarla sinemamızı tam da protestan fikirlerle dolu filmlerin yaygınlaşmaya başladığı yıllarda ele geçirdi. Bu aydın düşünceye özgürlük bilincine kapitalist zihniyete karşı duranlara yapılan bir operasyondu. Sonrasında ise Zamanı tüketmeye algıyı yönetmeye yönelik filmler çekilmeye başlandı. Artık çok bilindik Kemal Sunal küfürleri bip sansürü ile televizyonda yer alırken yerine galiz küfürlü şiddet içeren ve kötülerin kazandığı. Ahlaksızlığın özendirildiği yapımlar olmaya başladı. Bu durum toplumun kimyasını etkiliyor elbette; ve artık o bip ile sansürlenen küfürler hayatımızdan çıkarak yerlerini daha ahlaksız bir lugata bıraktılar. Algı yönetilmiş bu sözler söylenebilirlik kazanmıştı. Geçmişte oyuncunun ahlakı ile ilgilenmeyen ahali artık çok düzgün olmayan bir adamı, oğlum bunun gibi olsun kızım bunun gibi olmalı diye sevmiyordu. İşini yapıyor bu yeterli kavramı yetti insanlarımıza. Artık sanatçının sanatçı olması da gerekmiyordu. Verileni yapan bu amaca hizmet eden popülarite ve para peşindekiler camın önündeyken gerçek ustalar dışlanmış yeni sanatçıların çıkabileceği merdivenlerin önü kesilmişti. Ne oldu tabi o gün şöhretli olan şöhreti hangi anlamda edindiği önemli olmaksızın sürekli ekranlarda oldu. Kah giyim anlayışımızı modifiye etti kah kabul edilebilecek şeylerin çıtasını yükseltti. Bu kurguyu akış içerisinde farketmeyince emperyalist fikirler yerleşmeye başladı. Artık banka soygunlarına, cinayetlere, trafik ışığında kavga sonucu ölümlere, çocuk katillerine, tacizcilere, tecavüzcülere, kadına şiddet gösterenlere, ahlaksız her şeye geleneğimize uymayan her olaya film izler gibi bakmaya başlamıştık......

Yani işin özü şudur "sinema asla sadece sinema değildir" yüklediği ideoloji ve bilinç yönetimiyle sinema toplumsal dejenerayson yaratıp milli manevi ve kültürel değerlerle toplum arasındaki bağı koparan emperyalist bir kurgudur. Keşke sinema gerçekten sinema filmler gerçekten film sanatkarlar gerçekten sanatkar olsaydı.
 
Son düzenleme:

elle61

Perfume Lover
Satış Onaylı
Katılım
4 Ocak 2016
Mesajlar
6,335
Ayın sanırım 23-25'ine kadar film yasak bana. Neden, data hattımın paketi o tarihlerde yenilenecek. İki tane 8 ve 4 olmak üzere joker paket aldım ve bitti. Bayağı yüklü bir internet faturası bekliyor beni. Üzüldüm mü? Hayır. Yine yapacak mıyım? O paket yenilensin de bi'...
 

Kukla

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
13 Tem 2015
Mesajlar
1,139
Geliş - Arrival

553608.jpg


İzlenilmesi gereken bir film. Bence Prometheus gibi, bir alternatif evrenin de başlangıcı olma potansiyeline sahip.
Amy Adams'ın performansı harikaydı.
 

Debussy

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
10 Haz 2016
Mesajlar
1,122
Film sektörünün gerçek sanatkarların, veya sanatla ilgisi olmayan popülaritenin, belli bir amaca hizmet etmek üzere oluşturulan senaryolarla emperyalist kurgu içinde sahnelenen oyunlar ile kullanıldığı bir alan olduğunu düşünüyorum. Ben filmden daha çok senaryo ve sanatkarla ilgiliyim işin açığı. Senaryo bir olayı bir tarihi ya da bir kişiyi anlatırken objektif olamaz doğru çünkü anlatanın bakış açısıyla bakar olaya. Ancak şirazesinden çıkıp bir fikre veya akıma hizmet eden senaryolar hemen kendini belli ediyor. Sinema patronları, yapım şirketleri genelde suyun pınarının önünde duranların hizmetkarı. Bizim ülkemizden farklı olarak büyük bütçeler büyük planlar şöhretlerle büyük bir pazara açılıyor. Amaç edindiği kitleler büyük; filmin gişe hasılatından fazla maliyetleri var pek çoğunun. Bu anlamda sinemanın sadece sinema olduğunu düşünmek çok da doğru olmaz.

Benim Türk sineması ve dizi sektöründe de aynı işlerin döndüğüne inancım tam. Ancak bu ülkede yaşadığımız kimin ne olduğunu bildiğimiz için bazı şeyleri yakalamamız; hangi senaryonun hangi amaca hizmet ettiğinin, hangi oyuncunun ya da yönetmenin hangi görüşe sahip olduğunu bildiğimiz için olaylara aymamız çok zaman almıyor.

Benim değinmek istediğim konu biraz sinema ile insan algısının nasıl yönetildiği. Örneği bizim sinemamızdan vereyim. 70 li 80 li yıllarda Kemal Sunal, Münir Özkul, Halit Akçatepe, Adile Naşit filmleriyle büyüdük. Hayatın içinde kimi zaman varolan kimi zamanda biraz mizahla absürt hale getirilmiş tiyatro ilgisi ülkemizde yerleşmediği için sinema ile seyirciye ulaşan birbirinin benzeri senaryolar iyi oyuncularla harmanlanıp küçük bütçeli ama izlenir filmler çekildi. O yıllarda sinemada küfür yoktu. En galiz küfürler ulan, eşoğlu eşek, namussuz adam gibi şeylerdi. Ama o yılların insanları da zaten küfür etmezdi. Çocuğu Tarık Akan gibi olsun isterdi insan ya da kızı Gülşen Bubikoğlu olsun. Yani sinema ahlakını toplumsal ahlak düzeyi yönetiyordu. Ne zamanki emperyal sermaye küçük oyunlarla sinemamızı tam da protestan fikirlerle dolu filmlerin yaygınlaşmaya başladığı yıllarda ele geçirdi. Bu aydın düşünceye özgürlük bilincine kapitalist zihniyete karşı duranlara yapılan bir operasyondu. Sonrasında ise Zamanı tüketmeye algıyı yönetmeye yönelik filmler çekilmeye başlandı. Artık çok bilindik Kemal Sunal küfürleri bip sansürü ile televizyonda yer alırken yerine galiz küfürlü şiddet içeren ve kötülerin kazandığı. Ahlaksızlığın özendirildiği yapımlar olmaya başladı. Bu durum toplumun kimyasını etkiliyor elbette; ve artık o bip ile sansürlenen küfürler hayatımızdan çıkarak yerlerini daha ahlaksız bir lugata bıraktılar. Algı yönetilmiş bu sözler söylenebilirlik kazanmıştı. Geçmişte oyuncunun ahlakı ile ilgilenmeyen ahali artık çok düzgün olmayan bir adamı, oğlum bunun gibi olsun kızım bunun gibi olmalı diye sevmiyordu. İşini yapıyor bu yeterli kavramı yetti insanlarımıza. Artık sanatçının sanatçı olması da gerekmiyordu. Verileni yapan bu amaca hizmet eden popülarite ve para peşindekiler camın önündeyken gerçek ustalar dışlanmış yeni sanatçıların çıkabileceği merdivenlerin önü kesilmişti. Ne oldu tabi o gün şöhretli olan şöhreti hangi anlamda edindiği önemli olmaksızın sürekli ekranlarda oldu. Kah giyim anlayışımızı modifiye etti kah kabul edilebilecek şeylerin çıtasını yükseltti. Bu kurguyu akış içerisinde farketmeyince emperyalist fikirler yerleşmeye başladı. Artık banka soygunlarına, cinayetlere, trafik ışığında kavga sonucu ölümlere, çocuk katillerine, tacizcilere, tecavüzcülere, kadına şiddet gösterenlere, ahlaksız her şeye geleneğimize uymayan her olaya film izler gibi bakmaya başlamıştık......

Yani işin özü şudur "sinema asla sadece sinema değildir" yüklediği ideoloji ve bilinç yönetimiyle sinema toplumsal dejenerayson yaratıp milli manevi ve kültürel değerlerle toplum arasındaki bağı koparan emperyalist bir kurgudur. Keşke sinema gerçekten sinema filmler gerçekten film sanatkarlar gerçekten sanatkar olsaydı.

Sinema sektörü Hitler'in Leni Riefenstahl'a yaptırdığı propaganda filminden (iradenin zaferi idi adı sanırım) itibaren zaten farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığını düşünüyorum ben de. Ödüller de keza aynı şekilde. Topluma gizliden empoze ettirelen düşünceler ve bazı şeyleri alıştırmada büyük bir silah sinema, bunu da tüm dünyada güzel kullanıyorlar. Toplumu değiştirmek için veya bazı fikirleri benimsetmek için bulunmaz nimet bu sektör.
 

Kukla

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
13 Tem 2015
Mesajlar
1,139
Sinema sektörü Hitler'in Leni Riefenstahl'a yaptırdığı propaganda filminden (iradenin zaferi idi adı sanırım) itibaren zaten farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığını düşünüyorum ben de. Ödüller de keza aynı şekilde. Topluma gizliden empoze ettirelen düşünceler ve bazı şeyleri alıştırmada büyük bir silah sinema, bunu da tüm dünyada güzel kullanıyorlar. Toplumu değiştirmek için veya bazı fikirleri benimsetmek için bulunmaz nimet bu sektör.
Katılıyorum.
Özellikle Marvel'in filmleri ve çizgi romanları bu amaç için çalışıyor.
 

guardi

Extrait de Parfum
Satış Onaylı
Katılım
19 Ocak 2016
Mesajlar
449
temple grandin.. son yillarda izledigim en guzel filmlerden biriydi. izlemeyen varsa muhakkak izlesin...
 

elle61

Perfume Lover
Satış Onaylı
Katılım
4 Ocak 2016
Mesajlar
6,335
D Smart'ta Kan Dökülecek/ There Will Be Blood adlı filmi izledim. Sonu hariç muhteşem bir filmdi. O Daniel Day Lewis nasıl oynamış öyle, Eli rolündeki Paul Dano genç yaşına rağmen Lewis'in karşısında hiç de sönük kalmamış. İzlediğim en ama en başarılı filmlerdendi. Özellikle kilisedeki takdis bölümü annemi bile güldürmüştür. Para için insanların neler yapabileceğini gösteren acayip bir film bu. İMDB notu 8.1, ben kendisine 9.5/10 verdim gitti.
 

A☆MEN

Perfume Lover
Katılım
28 Haz 2016
Mesajlar
1,355
:rolleyes:Verdigi mesajlar ve oyunculuk bakimindan son derece degerli bir yapiti izlemissiniz

Ozellikle vahsi amerikan kapitalizminin basladigi ilk yillari konu almasi,baba-ogulun bile cikar ugruna birbirlerini hedef almasi gibi konulari islemesi hasebiyle tarihsel ve ozelestirisel boyutu cok degerli olan bir film..
 

elle61

Perfume Lover
Satış Onaylı
Katılım
4 Ocak 2016
Mesajlar
6,335
Bugün Kore sinemasından Papatya filmini izlemeyi düşünüyorum. Akşama D Smart'ta 3 Renk: Kırmızı var 21.45'te. Eğer annemden kumandayı alabilirsem izlemeyi planlıyorum. Yorumlarını yaparım inşallah.
 
Üst