MDCI Chypre Palatin;
Hayatımdan yüzlerce şişe, binlerce dekant ve materyaller geçti, geçiyor ve geçecek. Süreçte ben de değişiyorum, gelişiyorum, duraksıyorum, bazen geriliyorum sonra yeniden bildiklerimi tekrar edip üzerine koyup öğreniyor yada öğrenecek bi şeyim kalmadı yeni bir öğretmene ihtiyacım yok hepsinin ta ahdlfrdndsıımlfsjywwaShjjl!!! deyip İmagination kullanıyorum falan…
Bazı şeyleri koklamayı seviyorum, bazılarını kullanmayı, bazılarını hem koklayıp hem kullanmayı çünkü kimisi alır götürür, kimisi her daim öğretir kimileri de sadece mutlu eder işte sık çık günü kurtar vesaire hem sen hem çevren raaadsız olmasın dersin cart curt.
Ancak bu Chypre Palatin kendisini kokladığımda anlamadığım ve aradan aylar geçtikten sonra kokusu burnuma gelmiş lan acaba bu neydi diye beni düşündürmüş kendisini hatırlatmış ve o hayali eylemiyle hakikaten ne yosundu be, ne vanilyaydı yahu veya ulan nasıl bi meyve kullanımı bu deriye yedirilmiş gibi çözümleme yaptıran bir işti…
Dekant, yarım şişe, kısa bi süre ülkede olunca o ipek yolu işlemeli şişe ve şu an rafta duran büst heykel kafa kapaklı şişe derken kimse kullansın ve ulaşsın istemediğim her boşluğumda içeride dışarıda yine yeniden peşine düşüp tüm dolabı kendisiyle doldurmak istediğim ve hem kokladığımda, hem kullandığımda hem de bir mendile sıkıp sıktığım mendille yüzümü örterek uykuya daldığımda beni hem bu dünyadan silen hem de yeniden yaratan güç veren ve beni bana hatırlatan parfümüm…
Bir ayağı geçmişte antik ve ilkel bir ayağı burada estetik ve çağdaş ancak asla devrilmez bir zamansız Chypre Palatin. Eriği, turuncu, derisi, çiçeği, hayvanı, tütsüsü, yeşili, tatlılığı, vanilyası kısacası herşeyiyle Duchafour elinden çıkma bir insanlık ve parfümeri tarihi dersi…
Ne şanslıyım ki böyle bir derdim olmamasına rağmen o klişe laf imza parfümümü buldum veya o beni buldu..? Tek bir parfüm seçecek olsaydım beni seçen parfümümle yani Chypre Palatin ile bu seçimi gerçekleştirirdim fakat bu bir seçim değil aslında yazgı. Ben ve o biziz ve biz birbirimizin değişmeyeniyiz.