Bahar aylarında bol bol Lancome Peut Etre ve arada Dioramour kullandım. Sürdüğümde kokusunu zor aldığım Peut Etre, aldığı iltifatlarla beni hayli şaşırttı. Hem ofisteki arkadaşlarım çok beğendiler, hem de iki ayrı sınıfımdan "Hocam, yanımızdan her geçtiğinizde parfümünüz çok güzel kokuyordu, ismi nedir" diye soran öğrencilerim oldu. Ben alamazken başkalarına kokuyormuş parfümüm... Her ikisi de farklı kozmetik yorumları. Misk yoğun, temiz, sakin ve zarif kokular.
Yaz sıcakları içinse elimdekileri gözden geçirdim... Geçen sene alıp çok da bayılmadığım Lancome Mille et Une Roses'e bir şans vereyim dedim. Kenarda duran kocaman şişesi ile başarısız bir köralışın hatırası olarak sinirime de dokunuyordu açıkçası, bir şekilde kullanıp bitirmek gayet mantıklı geldi, hem de bana ders olsundu.
Bu parfümün bildiğimiz gülsuyuna benzer açılışından pek hazzetmesem de, sonrasında misk ve narenciyelerden gelen kremsi ve temiz hissi fena da bulmuyordum. Pek de güçlü bir parfüm olmadığından 5-6 fıs sıkıp çıktım evden. Keramet bol bol sıkmakmış anlaşılan, sabah sabah iltifatlar aldı. 4 saat sonra bile tek başına çalıştığım dersliğe gelen arkadaşım "parfümün odayı doldurmuş, burada mı sıktın, çok güzel, adı nedir" diye sordu. Kendim de gün boyu aldım kokusunu, kremsi ve taze havası ile çok sıcaklarda bile iyi hissettirdi, İzmir'de şimdiye kadar görmediğim bu korkunç sıcak günde bile.
Velhasıl, ya Lancome'un bu özel seri parfümleri dinlendikçe farkedilir hale geldi, ya da biraz fazlaca sürmek icabediyormuş kokması için. Ben yaz boyu kullanıp bitireceğim sanırım bu "Binbir Gül" parfümünü.