Herkese günaydın
Sabaha deprem haberi ile uyandım, ben hiç hissetmedim çünkü 30 Ekim 2020 İzmir depreminden sonra gerçek İzmir sayılan şehir merkezindeki evime elveda dedim ve köye taşındım, evim de deprem yönetmeliğine uygun yapılmış bir ev olduğu için depremlerde pek sallanmıyor bile ama bu korku bu endişe bana yeter, ben uyurken güvendeyim (başka biryerde uyumadığım müddetçe) peki ya Bayraklıda son bulup Bornova'ya kadar henüz kırılmamış ama kırılması beklenen o hattaki insanlar ne yapacak? Yollar dar evler eski, millet fakir, yıktırıp yapamıyorlar, çok endişeliyim.
İzmir depreminde annemin bir arkadaşı tüm torunlarıyla beraber yani 4 çocuk bir yaşlı kadın öldüler, yine bir arkadaşımızın annesi babası göçük altındaydı gittik geldik destek olduk, canlı çıkamadılar, bana sorsanız yerleri gerçek parke, dolapları ihtiyaca uygun yapılmış güvenlikli, parkları olan çiçek gibi evimden oldum, üzüntüsü travması cabası, kendi evinden kiraya çıkmak, o ara bi konut krizi yaşandı, ev bulmak zor, bulduğun evler kötü, kiraya geçtim komşular 3. sınıf tipler, köpeğimi şikayet ettiler, ben de herkesle kavga ettim (ki ben asla kavga edemem ve hiç sevmem o tip yükselmeleri) 6 Şubat depremi gibi elbette değildir olamazdı da, Allah o depremi geçirmiş herkese sonsuz sabırlar ferahlıklar versin, çoğunun hukuki süreçlerini X'de takipteyim hatta.
Deprem ülkenin gerçeği, depreme dayanıklı konutlarda oturmalı ama maddi açıdan zor, olası bir İstanbul depremini düşünemiyorum, oraya taşınan bir tanıdığım olunca ilk sorum: ev güvenli mi oluyor. Umarım hepimiz dayanıklı evlerde yaşarız, üç beş sallantıda giden iki üç camımız, eşyamız olsun, canlarımıza ciğerlerimize hiçbirşey olmasın.