"karanlık ve nemli koridorun diğer ucunda parıldayan ışığın üstüne doğru yürüyordu genç adam.deri montunun vücudunu saran ve hareket ettikçe hışırdayan seslerinden başka attığı sert ve kararlı adımların sesleriyle yankılanıyordu daracık eski ve korkutucu koridor.bir an durdu genç adam önünde korkuyla irkilip kaçışan kedinin çığlıklarına aldırmadan ve bıyık altından gülerek izledi kedinin kaçışını.eliyle kirli sakalını kaşıyordu arada.Beyaz teninin kontrastı gibiydi sakalları ve tertemiz bedeninin imzası gibi duruyordu.hayatın anlamı vücudunda saklıydı sanki ancak genç adam için hiçbir şey anlam taşımıyordu sadece izliyordu zamanı.akreple bir olmaya çalışan ama her seferinde ondan uzaklaşan yelkovanın çaresizliği yoktu hiçbir tavrında.akrep misali ağır ağır ilerliyordu ve hep son karar ondaydı.koridorun bitiminde gözlerini kısan güneşe meydan okurcasına montunun cebinden çıkardı gözlüklerini.biçimli burnu ve kulakları arasında ne kadar da çok yakışıyordu ona damla gözlükler.geniş omuzlarının altında sakladığı biçimli ve atlet vücudu güven kokuyordu.ona yaklaşan her daim kendini sorguluyordu ve genç adam hayata hep 1-0 önde başlıyordu.attığı her adımda karşısına çıkan insanlar ona bakmaya yelteniyor ancak bakmaya cesaret edemiyordu.ilginç olan bunu kimse kendisine bile itiraf edemiyordu.o bir erkekti ve cinsini sonuna kadar taşıyordu.bir hamal gibi değil sadece erkek gibi...."
yves saint laurent'in parfüm dünyasına armağanı olan kouros'u her sıktığımda yukarıdaki sahne gözümde canlanıyor nedense.kendine güvenen kusursuz bir erkeğin kokusu temiz saf bir o kadar kirli ve özgüven dolu bir koku.hikayesi 1981 yılında pierre bourdon'un elinden çıkmadan daha önce yves saint laurent'in marakeş'teki malikanesinde başlayan 1977 yılındaki yunanistan seyahatindeki poseidon tapınağındaki arkilik heykelleri görmesiyle devam eden ve laboratuvarda pierre bourdon ve ekibinin hazırladığı numuneler arasında bay yves'in "işte bu" demesiyle hayata gözlerini açan bir efsane kouros.şişe tasarımı sert,sağlam ve tıpkı poseidon tapınağındaki heykeller gibi güçlü duran,eski yunan'ın doğasını ve çekiciliğini beyaz rengiyle yansıtan,mavi yazı karakteriyle denize ve uçsuz bucaksız gökyüzüne vurgu yapan,güçlü,maskülen,zengin,şehvet dolu bir aroma kouros...
aslında kouros'u tanımlamak için maskülenliği tanımlayarak başlamak en doğrusu olacak.özellikle parfüm dilinde maskülen kavramı notasal düzlemde ve grupsal olarak 2 ana kategoriye ayrılmış durumda.aromatik fujerler ve şipreler belki de maskülen kokuların en baz ana temalarıdır.kouros'ta aromatik fujer ailesine mensup bir literatürel sınıflama içerisinde yer alsa dahi bana göre bir çok fujerin yanına yaklaşamayacağı harman yapısı ile kendine has bir grupta olmayı sonuna kadar hak eden kült bir eser.özellikle alt notalarının zenginliği ve dolgunluğu kouros'u zamansız bir yapıya büründürmektedir.parfümün üst notaları klasik 80'ler dönemi parfümlerinden farklı olarak kişniş ve tarhun ile kirletilerek ilk dakikadan göz bebeklerinizin büyümesine yol açıyor.aldehitlerin karmaşık yapısına tozlu bir bergamot eşlik ederek ilk 5 dakikalık evre atlatılıyor.ilk dalgadaki şok etkisinden sonra kouros'un kouros olduğu anlara yavaş yavaş girilirken sabunsu bir tatlılığın genel rayihayı sardığını farkedebiliyoruz.ancak açıklanan notaların tek tek algılanması biraz güç.bunda zengin ve çok iyi karışmış harman yapısı ve alt notaların biran evvel ön plana çıkma çabası da etkili.parfüm bu andan itibaren hem temiz hem kirli hem ağır hem de konforlu kokmaya başlıyor ve sizi şaşırtmaya devam ediyor.kalp notalarındaki en belirgin öğe nemli paçuli.buna yumuşak ve kadifemsi karanfil ile sardunya arasında sabunsu bir his kazanan ve tarçınla tatlanarak dengelenen yapı alt notalara çok çabuk hapsoluyor ve o meşhur civet artık sazı eline alıyor.bu dakikadan itibaren parfüm gerçek kimliğine bürünerek hayvansı,güçlü ve erotik bir formatta dalga dalga etrafa yayılıyor.civete eşlik eden misk ve amberin de hayvansal kullanımı diplerden gelen derinin gizemli yapısı tonka fasulyesi ve balın tatlılığıyla dengelenerek ilerliyor.yanlız hiçbir nota civet karşısında daha fazla direnemiyor ve kouros tenimdeki 12 saati bulan macerası bitene kadar adeta civetle başlayıp civetle bitiyor...
yukarıda basettiğim gibi açıklanan pek çok notayı tek tek hissetmek zor zaten ana oyuncu olan notalar dışındaki kullanımlar daha çok bir ressamın zengin ve karmaşık tablosuna derinlik katmak için vurduğu küçük fırça darbeleri misali makyaj amaçlı kullanılmış.pek çok parfümde sabitleyici olarak kullanılan pek çok nota kouros'ta ana oyuncu konumunda.bu durum kalıcılık ve farkedilirlik kavramını yerinden oynatarak en üst düzeye kavuşturuyor.koku fazlasıyla kalıcı ve tenden uçana kadar da farkedilir bir yapıda seyrediyor.
kouros aslında tam bir tezatlar parfümü.aynı anda temiz ve kirli,uslu ve vahşi,seksi ve dingin kokmayı başaran başka bir parfüm bilemiyorum.şişesindeki bembeyaz temizliğe köşeli hatlarıyla eklenen güçlü yap şişenin içindeki mucize yapıyla adeta teninizde vücut buluyor.bu da onu taşıması zor ve kullanım alanı dar bir konseptte oturtuyor.günümüz şartlarında genç arkadaşların kullanılması zor bir parfüm.kesinlikle ten seçen,kıyafet,zaman,ve hava sıcaklığına bağlı farklı tepkiler verse de herşeyden önemlisi ruh seçen bir parfüm.yani pısırık kendine güvenmeyen,kendinde fiziksel ve psikolojik kusurlar bulan biriyseniz kouros kullanıp gülünç duruma düşmemeniz işten bile değil.yukarıda yazdığım kısacık öykünün içinde saklı belki hikayesi.durduğu yerde sırıtan bir yüz ifadesine sahip birinde veya bermuda şortun altına giyilen parmak arası terlik ile en fazla "pisuvar" kokarsınız.bu yüzden herkesin sevebileceği bir yapıda değil.ancak doğru insan ve doğru zamanda harikalar yaratabilecek bir parfüm kouros.
gelelim kouros'a yöneltilen eleştirilere....öncelikle yukarıda belirttiğim gibi sevmesi,alışması ve kullanması kesinlikle zaman isteyen bir parfüm.hem harman yapısnın kuvveti hem de civet notasının baştan sona taşıdığı bir parfüm olması kourosu sevilen ve nefret edilen bir düzlemde makasın iki ucu açık bir kitlenin hem övgülerine hem de eleştirilerine maruz bırakıyor.sevenler kuvvetli ve maskülen yapısıyla her parfümü kourosla kıyaslıyor.sevmeyenlerde keçi ahırından başlayıp,idrar kokusuna,hacı yağından eski tip tütün kolonyasına kadar geniş bir kötü kokular skalasına dahil ediyor.ancak bahsettiğim gibi eleştiren herkesin kendine sorması gerekn soru bu parfüme ne kadar uygun olunduğudur.yoksa piyasa işi basit sentetik bombaların herkese yakışacağı aşikardır.ancak kouros size sadece bir koku sunmaz.ayrıca bir karakter katar ve bu karakteri taşıyabilmek için gerekli niteliklerin tamamına sahip olmak gerekir.özellikle son yıllarda öd ağacı ve gourmand kokular düzlemine sıkışan erkek parfümleri dünyasına 30 yıldan fazladır kafa tutan bir yapıda olması bile zamansız ve özgün bir kompozisyon olduğunun en önemli kanıtı.gelmiş geçmiş tüm parfümler arasında chanel no:5,guerlain shalimar ile birlikte devrim yaratmış bir yapıda olması bile onu sevmek için yeterli bir neden.
bunun dışında kouros severlerin en büyük şikayetleri tabi ki reformulasyonlar.30 yıldan fazla bir süredir raflardaki yerini kaybetmeyen kouros ta diğer yaşıtları gibi pek çok reformulasyon geçirdi.şu an ysl adına üretim yapan l'oreal elinden çıkan son sürüm kouros'lar,kouros'u sevemeyenler için daha "katlanılabilir" yapıda ve eski versiyonlara göre daha sönük bir harman kalitesiyle piyasaya sunuluyor.elbetteki çok eski versiyonlarına ulaşmak çok güç ama en son 2008 yılında çıkan versiyonu bile yeni batch li sürümleri yıkıp geçecek kadar kuvvetli ve zengin bir harman yapısında.ne şanslıyım ki eski versiyon bir şişe kouros kolleksiyonumdaki yerinde duruyor.bunun dışında 15'e yakın flankeri bulunan kouros'un elime geçen diğer versiyonlarını başka yazılarda uzun uzun yazmaya devam edeceğim.
son olarak değineceğim hadise kouros'un kullanım şekli ve dozajlamasıyla ilgili.öncelikle kesinlikle ten parfümü olduğunu belirtmem gerekir.yani kıyafete yapılan uygulama ile tendeki hali arasında şaşırtıcı derecede fark var.kıyafette son derece tek düze geçişsiz ve sığ bir şekilde kokarken ten üzerinde adeta coşan bir yapıda.bunun yanında yoğun bir şekilde kullanımı kouros'u çok seven birini bile bayabilir ve çevrenizde infial yaratabilir.gün içinde tazeleme gerektirmeyecek yapısı ile en fazla 5 fıs kullanarak sabahtan akşama kadar size eşlik edecektir.bunun yanında kouros'u seven ama çevre tepkilerinden çekinenler için özellikle aşırı tatlı parfümlerle bir arada kullanarak hem kouros'un sert yapısı bir nebze olsun yumuşatılabilir hem de elinizin altındaki uniseks parfümlere maskülenlik katabilirsiniz.son dönemde hermessence ambre narguille ile beraber kullandığımı da belirtmek isterim.
özetle parfüm dünyasının sürmaskülen kokusu kouros'u anlayabilmek ve taşıyabilmek için zamana ihtiyacınız olduğunu unutmayın ve bu şaheseri sevmeseniz bile ayakta alkışı hakettiğini unutmayın