- Katılım
- 20 Haz 2017
- Mesajlar
- 8,464
Hazır zaman beni ben zamanı öldürüyorken bir şeyler yazmaya vaktim var dedim. Ne yazılabilir diye düşünürken aklıma Aleksandr Puşkin’in eseri olan “Pikovaya Dama” geldi. Maça kızı/kraliçesi anlamına gelen bu kelime parfüm dünyasında da bilinen en ünlü “ikinci” kel adam olan (aklına J.Sins gelenleri Allah ıslat etsin diyerek) Sergio Momo’ya ait Xerjoff markasından çıkan parfüm aslına bakılırsa Chanel’in vintage parfümleri olan “No. 5” ve “No. 19” un bir hibriti. Stone koleksiyonu esasen markanın vintage parfümler öykünmelerinden hatta kopyalarından oluşmakta. Ancak malzeme kalitesi olarak kesinlikle güncel ve bulabileceğiniz vintagelara göre daha iyiler.
Pikovaya Dama, Puşkin’in eserinde, insanın açgözlülüğünü gösteren bir eser olarak karşımıza çıkmakta. Belki Sergio da kendi açgözlülüğünü göstermek adına bu ismi koymuştur. 50 ML’i 400 avro fiyata satılan parfüm bence kesinlikle açgözlülüğü simgelemekte.
Baktığınız zaman açılışı oldukça floral ve temiz bir beyaz misk, sentetiklikte sınır tanımayan süsen ve gül ile yapan ve kalp ve kuruma aşamalarında temelinde 1000 litresi 12 dolar olan beyaz misk kokan bu parfümün tematik olarak saf ve temiz bir çiçeksi parfüm olarak adlandırmak mümkün. Ayrıca aynı kokuyu lüks mekânlı restaurantların tuvaletlerinde de duyabilirsiniz. İlla özetle denemek için dekant almanıza gerek yok.
İnsan hemen hemen her şeye sahip olabilir. Paranın sınırı yok. Ancak lüks ile kerizlik arasındaki ince çizgi çok ama çok saydam ve siz hangi taraftasınız pek bilinmeyebiliyor. Neticede insan aç gözlü, insan egoist ve faydacı. Hazlarını doyurmanın bedeli ruhunuzu satmaktan, cüzdanızı boşaltmaktan ve sugar abiler/ablalar bulmaktan da geçebilir. Lakin kaleciye geri pasın serbest olduğu zamanlardan beri var olan parfümlerin bir kopyasına değer mi bilemiyorum.
Bir isteğimiz karşılandığında mutlu olmayız. Geçici bir mutluluk yanılsaması yaşarız. Bir istek her zaman başka bir isteği doğurur. Bunun bir sınırı var mı bilemiyorum..
Son düzenleme: