- Katılım
- 7 Mar 2016
- Mesajlar
- 4,733
SIAM 1928 – Tayland’dan Burnumuza Uzanan Bir Efsane
Tayland denince akla ilk gelen şey belki tropik tatiller, belki egzotik yemekler... Ama “Siam 1928” gibi bir markayla tanışınca, Tayland’ın burnumuzun hafızasına da kalıcı bir iz bırakabileceğini görüyorsunuz.
Siam 1928, adını Tayland’ın eski ismi olan “Siam”dan alıyor. 1928 ise köklerine, kültürel mirasına ve nostaljik ruhuna gönderme yapan bir yıl. Bu marka, yalnızca egzotik ve alışılmadık içeriklerle parfüm yapmakla kalmıyor; aynı zamanda Tay kültürünü ve tarihini de modern bir parfüm diline çeviriyor. Bir anlamda, Tayland’ın ruhunu "seramik" şişelere hapsedip bizlere sunuyor.
Siam 1928, 2025 yılında Art and Olfaction Awards’ta “Artisan Category” dalında ödül kazandı ve bu da onları yalnızca Asya'nın değil, dünyanın dikkatini çeken bir niş parfüm evi haline getirdi. Tayland’ın yerel motiflerini, doğal hammaddelerini ve kültürel izlerini modern bir koku estetiğiyle birleştirmeleri, bu ödülün alınmasında büyük rol oynadı.
Bu kokuları denememe vesile olan sevgili @seboalis 'e teşekkür ederim.
Deneyimlediğim ve Yorumladığım Parfümleri:
CHIMPHLI:
Açılışı oldukça kirli ve tozlu bir atmosferde yapıyor. Tozlu, acı baharatlarla başlayan akor; hemen ardından gelen bitter limon temasıyla destekleniyor. Parfümün ana temasını tanımlamak oldukça zor. Derinden gelen mat bir gül notasının arkasına saklanmış hayvansı akorlar, burunu zorlayan ama bir o kadar da meşgul eden bir yapı oluşturuyor. Bu gül akoru, içindeki metalik hissiyatla Bond No9 Amber'deki gül kullanımını andırıyor. Memo parfümlerinde rastladığımız o tozlu pudralı aura da kompozisyonun her anında kendini hissettiriyor. Günlük kullanıma uygun olmasa da, kesinlikle başarılı ve dikkat çekici bir çalışma.
KARAWIK:
Seyreltilmiş, denizden yeni çıkmış bir meşe yosunu kokusu ile açılıyor. Taze, hafif ve sucul bir yoruma sahip. Yaz aylarında kullanılabilecek parfümlere farklı bir alternatif olabilir. Kullanımı kolay ve bence günlük kullanıma uygun; bu parfümü taşımakta zorluk çekmezsiniz.
MEKHA ARANYA:
Osmanthus çiçeğinin en dengeli ve rafine kullanımlarından biriyle karşı karşıyayız. Dipten gelen bal tatlılığı, parfüme yumuşak ve zarif bir doku katıyor. Kullanımı oldukça kolay; özellikle bahar aylarında günlük olarak tercih edilebilir. Feminen tarafa daha yakın dursa da, uniseks olarak rahatlıkla kullanılabilir.
AERAPATA:
Açılışta hayvansal notalar ve bergamot birlikte hissediliyor. Bergamotun ardından gelen bitter, yeşil ağırlıklı yosun akorları parfümü karakterize ediyor. Bu haliyle Karawik'in daha yoğun, daha hayvansal ve belirgin şekilde maskülen bir yorumu gibi.
RASVIKA:
Açılışta narenciye yaprağını andıran, neroli benzeri bir hissiyat var. Ardından sümbülteber çiçeği devreye giriyor. Bu çiçek oldukça temiz kullanılmış; ancak devamında gelen pudralı bitter portakal ve neroli akorları, parfümü daha mat ve bitter bir çizgide tutuyor. Markanın neredeyse tüm kokularında karşıma çıkan meşe yosunu, burada da bir imza gibi yer alıyor. Genel havası itibariyle feminen kullanıma daha uygun.
TIPAKORN:
Denediğim kokular arasında en beğendiğim bu oldu. Açılışta yuzu oldukça belirgin ve enerjik. Amber akorlarının sağladığı hafif tatlılık, Tulum Junglespace parfümündeki açılışı andırıyor. Ardından gelen temiz tütün ve tonka ile birleşen yapı, Armani Code’daki tatlılığı anımsatsa da çok daha rafine ve doğal hissettiriyor. 7/24 kullanılabilecek çok yönlü bir parfüm.
VIROOPAKSA:
Tatlı tütün ve deri ile açılan bir kompozisyon. Tatlılığın kaynağı muhtemelen bitter bir vanilya. Ancak bu, temiz ve gurme bir vanilya değil; şekerli ve yapay bir tatlılık sunuyor. Arkasından gelen oud ise rafine değil, oldukça kaba hissettiriyor. Tom Ford Tobacco Vanille’in eski, açık parfüm replikalarına benzer şekilde acı bir tütün ve bayat bir vanilya havası yaratıyor. Finalde ise sabunsu ve boş bir his bırakıyor. Genel anlamda ucuz bir parfüm izlenimi veriyor.
Son düzenleme: