- Katılım
- 23 Mar 2015
- Mesajlar
- 1,154
M.Micallef Aoud
Önce söze ud ağacını anlatarak başlamak istiyorum. Aşağıdaki inceleme bir makaleden alıntıdır. Birlikte bakalım ud ağacı neymiş :)
Toprak altında yıllarca bekletildikten sonra tütsü ve esans olarak kullanılan Hindistan'da yetişen öd ağacının (Ud Hindi) kilosu 150 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor. Boyu 30 metreye kadar uzayabilen ağacının değeri, toprak altında kaldığı süre ve mantarlaşma (enfekte olma) derecesine göre değişiyor.
Özellikle Çin, Keşmir ve hindistan'da yetiştirilen ağaca, tüccarlar tarafından Arap Yarımadası'na gemilerle taşındığı için 'Kust-i Bahri' denilmiş. Yüzlerce yıldır tütsü olarak kullanılan bu ağaç, kokusu zencefili andıran yağının zahmetli uğraşlar sonucu çıkartılması ile parfüm sanayiinin de gözdesi oldu. Dünyaca ünlü markalar, parfümlerinin içine Hindistan öd ağacı yağı ilave ederek, farklı kokularla müşterilerini cezbetme yarışına girişiyor.
Arabistan Yarımadası'ndaki insanlar da ud hindi ağacından yapılan esans ve parfümlere yoğun ilgi gösteriyor.
Ağacının değeri; güneş görmeyecek şekilde toprak altında muhafaza edilme süresi, mantarlaşma derecesi ve ağacın çeşidine göre artıyor. En az 15 yıl toprak altında bekleyen ağacın kilosu ortalama 10 bin,
25 yıl bekleyenin kilosu 16 bin,
70 yıl bekleyenin kilosu 45 bin,
120 yıl bekleyenin kilosu 77 bin ve 150 yıl bekleyenin kilosu ise 130 bin lira fiyattan satılıyor.
Toprak altında kalan ve mantarlaşmış ağaç kendiliğinden bir reçine salgılıyor. Kokusu talep gören bu reçine uzun süren damıtma işlemenin ardından yağ haline getirilip esas elde ediliyor. Esansların fiyatı da elde edildiği ağacın kaç yıl toprak altında kaldığı ve kokusunun kalitesine göre değişiyor. 25 yıllık ağaçtan elde edilen esansın 12 gramının fiyatı 2 bin lira, 150 yıllık olanın 12 gram fiyatı ise 15 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor.
Görüldüğü üzere ud ağacı farklı fiyat ve yıllanmışlık özellikleri ile parfüm sanayiine alternatifler sunuyor. Bu nedenle içeriğinde her ud açıklanan parfümün de aynı kalitede olmaması sözkonusu hatta bazı parfümlerde ud yerine başka odunsuların kullanılarak ud kokusunun taklit edildiğini duymuştum.
Gelelim Micallefin uduna :)
Parfümümüz 2003 çıkışlı Jean-Claude Astier tasarımı.
Açıklanan notaları.
Üstte: gül
Ortada: safran, küçük hindistan cevizi, sandal ağacı, tarçın, ud
Altta: paçuli ve bal
Şeklinde.
Ud kokusu yapı itibariyle baskın bir koku olduğu için diğer sayılan notaların esasen çok da önemli olmadığı kanısındayım. Çoğu parfümde geçişlere yumuşama sağlasın diye konuluyor. Gül ise udun çıkış noktası olan doğuya ve arap yarımadasına bir vurgu aslında ve pek çok ud temalı parfümde kullanılan bir materyal. Hani ud görünce gül de vardır bunda dersiniz kolayca. Arafta kalmış iki kültür çelişkisi arasında var olan bizler için bu tür kokular deneysel çalışmalar olarak görülsede. Hayatlarına arap yarımadasının ya da doğunun kokularını koklayarak başlamamış avrupalı ve yeni dünyalı insanların kolayca ilgisine mazhar olmakta ud.... Sözün özü içeriğinde ud olan bir parfümün çok komplex olamayacağı, udu bozmayan yapılar olabilecekleri öngörüsü içindeyim. Bu duygularla kokluyorum aoud u
Şimdi kokumuza dönelim. :)
Kokumuz açılışını güzel bir gülle yapıyor canlı ve sade bir gül kokusuna ud kokusu keskin bir metalik hissiyatla karışıyor. Bundaki sebep bir tür baharat olan direkt olarak kokusunu alamadığımız küçük hindistan cevizinin baştaki keskinliği olmalı diye düşünüyorum. Bal enteresandır tatlılık yerine kokuya sabunsu bir hissiyat katıyor. Kokumuz daha sonra yumuşak sıcak bir odunsu hal alıyor. Sandal ağacı orta bölümün sonlarında kokuya dahil oluyor ve bu sabunsu koku o hastane eczane gibi yerlerdeki sıhhi bir hissiyat veriyor. Tabi buradaki esas faktötün kaliteli bir ud kullanılmasının doğal sonucu olduğunu söylemeliyim. Son olarak asitli bir sabunsu hal alan kokuya paçuli eklemesi parfümü kurutup tozlu bir noktaya getirip tene yerleştiriyor.
Kokumuz bulunmaz hint kumaşı değil belki ama bu türün güzel örneklerinden birisi ben ara ara bileğimde koklamaktan çok keyif alıyorum. Ancak genel kullanımda farklı yapısının beğeni oluşturacağını söyleyemem. Bizim gibi parfüme koku gözüyle bakanların deneyimlemesi gereken tarzda. Hani bir adp oud gibi genel kullanımdan ziyade daha özel kullanıma uygun. Sürekli kullanım içinde 35 yaş üzeri arkadaşlarımız dozajlamayı abartmadan kullanabilirler.
Kalıcılığı ve farkedilirliği ortalama veya az üzeri olarak düşünün. Ben beğendim Aoud u ancak şişesini alacağımı sanmıyorum.
Hatamız varsa affola.
Önce söze ud ağacını anlatarak başlamak istiyorum. Aşağıdaki inceleme bir makaleden alıntıdır. Birlikte bakalım ud ağacı neymiş :)
Toprak altında yıllarca bekletildikten sonra tütsü ve esans olarak kullanılan Hindistan'da yetişen öd ağacının (Ud Hindi) kilosu 150 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor. Boyu 30 metreye kadar uzayabilen ağacının değeri, toprak altında kaldığı süre ve mantarlaşma (enfekte olma) derecesine göre değişiyor.
Özellikle Çin, Keşmir ve hindistan'da yetiştirilen ağaca, tüccarlar tarafından Arap Yarımadası'na gemilerle taşındığı için 'Kust-i Bahri' denilmiş. Yüzlerce yıldır tütsü olarak kullanılan bu ağaç, kokusu zencefili andıran yağının zahmetli uğraşlar sonucu çıkartılması ile parfüm sanayiinin de gözdesi oldu. Dünyaca ünlü markalar, parfümlerinin içine Hindistan öd ağacı yağı ilave ederek, farklı kokularla müşterilerini cezbetme yarışına girişiyor.
Arabistan Yarımadası'ndaki insanlar da ud hindi ağacından yapılan esans ve parfümlere yoğun ilgi gösteriyor.
Ağacının değeri; güneş görmeyecek şekilde toprak altında muhafaza edilme süresi, mantarlaşma derecesi ve ağacın çeşidine göre artıyor. En az 15 yıl toprak altında bekleyen ağacın kilosu ortalama 10 bin,
25 yıl bekleyenin kilosu 16 bin,
70 yıl bekleyenin kilosu 45 bin,
120 yıl bekleyenin kilosu 77 bin ve 150 yıl bekleyenin kilosu ise 130 bin lira fiyattan satılıyor.
Toprak altında kalan ve mantarlaşmış ağaç kendiliğinden bir reçine salgılıyor. Kokusu talep gören bu reçine uzun süren damıtma işlemenin ardından yağ haline getirilip esas elde ediliyor. Esansların fiyatı da elde edildiği ağacın kaç yıl toprak altında kaldığı ve kokusunun kalitesine göre değişiyor. 25 yıllık ağaçtan elde edilen esansın 12 gramının fiyatı 2 bin lira, 150 yıllık olanın 12 gram fiyatı ise 15 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor.
Görüldüğü üzere ud ağacı farklı fiyat ve yıllanmışlık özellikleri ile parfüm sanayiine alternatifler sunuyor. Bu nedenle içeriğinde her ud açıklanan parfümün de aynı kalitede olmaması sözkonusu hatta bazı parfümlerde ud yerine başka odunsuların kullanılarak ud kokusunun taklit edildiğini duymuştum.
Gelelim Micallefin uduna :)
Parfümümüz 2003 çıkışlı Jean-Claude Astier tasarımı.
Açıklanan notaları.
Üstte: gül
Ortada: safran, küçük hindistan cevizi, sandal ağacı, tarçın, ud
Altta: paçuli ve bal
Şeklinde.
Ud kokusu yapı itibariyle baskın bir koku olduğu için diğer sayılan notaların esasen çok da önemli olmadığı kanısındayım. Çoğu parfümde geçişlere yumuşama sağlasın diye konuluyor. Gül ise udun çıkış noktası olan doğuya ve arap yarımadasına bir vurgu aslında ve pek çok ud temalı parfümde kullanılan bir materyal. Hani ud görünce gül de vardır bunda dersiniz kolayca. Arafta kalmış iki kültür çelişkisi arasında var olan bizler için bu tür kokular deneysel çalışmalar olarak görülsede. Hayatlarına arap yarımadasının ya da doğunun kokularını koklayarak başlamamış avrupalı ve yeni dünyalı insanların kolayca ilgisine mazhar olmakta ud.... Sözün özü içeriğinde ud olan bir parfümün çok komplex olamayacağı, udu bozmayan yapılar olabilecekleri öngörüsü içindeyim. Bu duygularla kokluyorum aoud u
Şimdi kokumuza dönelim. :)
Kokumuz açılışını güzel bir gülle yapıyor canlı ve sade bir gül kokusuna ud kokusu keskin bir metalik hissiyatla karışıyor. Bundaki sebep bir tür baharat olan direkt olarak kokusunu alamadığımız küçük hindistan cevizinin baştaki keskinliği olmalı diye düşünüyorum. Bal enteresandır tatlılık yerine kokuya sabunsu bir hissiyat katıyor. Kokumuz daha sonra yumuşak sıcak bir odunsu hal alıyor. Sandal ağacı orta bölümün sonlarında kokuya dahil oluyor ve bu sabunsu koku o hastane eczane gibi yerlerdeki sıhhi bir hissiyat veriyor. Tabi buradaki esas faktötün kaliteli bir ud kullanılmasının doğal sonucu olduğunu söylemeliyim. Son olarak asitli bir sabunsu hal alan kokuya paçuli eklemesi parfümü kurutup tozlu bir noktaya getirip tene yerleştiriyor.
Kokumuz bulunmaz hint kumaşı değil belki ama bu türün güzel örneklerinden birisi ben ara ara bileğimde koklamaktan çok keyif alıyorum. Ancak genel kullanımda farklı yapısının beğeni oluşturacağını söyleyemem. Bizim gibi parfüme koku gözüyle bakanların deneyimlemesi gereken tarzda. Hani bir adp oud gibi genel kullanımdan ziyade daha özel kullanıma uygun. Sürekli kullanım içinde 35 yaş üzeri arkadaşlarımız dozajlamayı abartmadan kullanabilirler.
Kalıcılığı ve farkedilirliği ortalama veya az üzeri olarak düşünün. Ben beğendim Aoud u ancak şişesini alacağımı sanmıyorum.
Hatamız varsa affola.
