- Katılım
- 20 Haz 2017
- Mesajlar
- 9,148
Kajal – IV; 2025 yılına en çok merak ettiğim ve denemek istediğim parfümle başladım. Kajal – IV aslında 2024 yılında düzenlenen “Art and Olfactions” yarışmasında ödül kazandığından beri merak ettiğim ve deri notasını da ihtiva etmesi hasebiyle oldukça ilgimi çeken bir çalışmaydı. Ancak ülkemizde bulmamız zordu. Bir bakıma anasınıfında karne dağıtırken gelen aileleri gören ancak kendi sorumsuzlukları nedeniyle bir sandalyede yalnız oturan ailesi gecikmiş çocuğun hisleriyle “ne zaman gelecekler” diye hem dertli hem de ağlamaklı bir haldeyken karşıma hiç ummadığım anda bir dostumun koleksiyonunda çıkmasıyla beraber deneyebildim.
Marka aslında Fransa kökenli. Hint dilinde “sürme” anlamına gelen Kajal aynı zamanda Arapça’da yer alan “Khol” kelimesinden de ilham almakta. Arapça ilham aldığı kelime ise; “alçakgönüllü, alçakgönüllü olmak ve başkalarına itibar ve saygıyla bakmak” gibi anlamlara sahip. Marka gerek anlam bakımından gerekse de bir yanda petrol zengini bir yanda nüfus zengini iki milleti seçip güzel bir pazarlama adı seçmiş denebilir. Afrika’dan getirilen siyahi köleleri Fransızlar ne kadar seviyorsa markanın da kullandığı isimde aynı saik ile hareket ettiğini düşünüyorum.
Kokuya gelirsek aslında baştan sona deri ve tütsü ile birlikte ilerliyor. Ancak açılışında oldukça boozy bir sertlik ile birlikte dumansı deri hafif bir hurma tatlılığıyla ilerliyor. Kurudukça bu deri yerine isli, yanık bir dumana kendini bırakıyor. Dip notalarda sadece deri ve tütsünün birleşimi neredeyse hiç tatlı olmayacak şekilde sonlanıyor. Oldukça maskülen ve sert. Ancak bir o kadar da eşsiz ve güzel. İnsana çok güzel geçen bir ilişkinin bir anda “hoşça kal” ile bitişi gibi tatlı başlayıp karnınıza yediğiniz sert bir yumrukla soluksuz kalınıp bitişi şeklinde hep kendini hatırlatacak bir iş. Bu zamana kadar denediğim markanın en iyi işi ve kazandığı ödülü sonuna kadar hak eden bir parfüm. Bravo.
Marka aslında Fransa kökenli. Hint dilinde “sürme” anlamına gelen Kajal aynı zamanda Arapça’da yer alan “Khol” kelimesinden de ilham almakta. Arapça ilham aldığı kelime ise; “alçakgönüllü, alçakgönüllü olmak ve başkalarına itibar ve saygıyla bakmak” gibi anlamlara sahip. Marka gerek anlam bakımından gerekse de bir yanda petrol zengini bir yanda nüfus zengini iki milleti seçip güzel bir pazarlama adı seçmiş denebilir. Afrika’dan getirilen siyahi köleleri Fransızlar ne kadar seviyorsa markanın da kullandığı isimde aynı saik ile hareket ettiğini düşünüyorum.
Kokuya gelirsek aslında baştan sona deri ve tütsü ile birlikte ilerliyor. Ancak açılışında oldukça boozy bir sertlik ile birlikte dumansı deri hafif bir hurma tatlılığıyla ilerliyor. Kurudukça bu deri yerine isli, yanık bir dumana kendini bırakıyor. Dip notalarda sadece deri ve tütsünün birleşimi neredeyse hiç tatlı olmayacak şekilde sonlanıyor. Oldukça maskülen ve sert. Ancak bir o kadar da eşsiz ve güzel. İnsana çok güzel geçen bir ilişkinin bir anda “hoşça kal” ile bitişi gibi tatlı başlayıp karnınıza yediğiniz sert bir yumrukla soluksuz kalınıp bitişi şeklinde hep kendini hatırlatacak bir iş. Bu zamana kadar denediğim markanın en iyi işi ve kazandığı ödülü sonuna kadar hak eden bir parfüm. Bravo.