- Katılım
- 25 Şub 2015
- Mesajlar
- 1,657
İlkokul yıllarımın belki de en ilginç anıları yerli malı haftalarını kutladığımız günlerdi. Akşamdan beslenme çantalarına koyduğumuz elmalar mandalinalar ekmek peynir domatesli sandviçler gelir. Derste ekmek peyniri indirip, tenefüste kantinin coca cola sırasında geçiren bir neslin ironik bir bireyiyim ne yazık ki bende. Üretilen değerlerin batıdan geldiği, tüketilen milli değerlerinse sadece topraktan geldiği bir zaman dilimindeyken günümüz koşullarında bu yazgımızı nispeten yendiğimiz bir çağa da adım attık. Artık üretimde kullanılan bir çok teknik bilginin elden ele dolaştığı, internetin varlığı sayesinde iletişim hızının geçmişe nazaran ışık hızına ulaştığı bir zaman dilimindeyiz. Koku kültürü olarak en üst sıralarda yer almamız gereken bir geçmişe sahip olmamıza rağmen Osmanlı’dan bu yana buhur suyu,tek notalık esanslar, tuhafiyeci tezgahlarından market raflarına uzanan "yerli malı" parfümler dışında parfüm endüstrimiz çok ta ses getiren hamleler yapamadı. Elini taşın altına koyan birkaç firma dışında kimse bu konuda gerekli adımları atamadı. Hatta kendi başına bir ekol olabilecek koku kültürü geçmişimize rağmen özellikle Fransa, İtalya, İspanya gibi kozmetik sanayisinde dev olabilmeyi başaran ülkelerin bu alanda bizi ezip geçmesini “su akar Türk bakar” deyişinden hareketle uzun yıllar sadece izledik. Bunun yanındaadı geçen ülkelerin durumuna bakarsak özellikle designer ürünlerin hakim olduğu piyasada Fransız İspanyol İtalyan parfüm firmalarının ve markalarının her zamanki gibi çizgi dışı hareket ettiği ve tüm piyasayı elinde tuttuğu görülmektedir. Onlarca sık kullanılan parfüm hammadesinin işlendiği ve dünya piyasalarında önemli fiyat etiketleriyle satılan ülkemizde parfüm üretiminde bu kadar gerilerde kalmak kesinlikle benim için tolere edilebilir bir durum değildir. En nihayetinde güzel kolkulara gönül vermiş Murat ve Mert beyin girişimci çabalarıyla niş parfüm dünyasına “nishane”markasıyla giriş yaptık. Nishane esasen 2012 yılında temelleri atılmış bir firma. İlk olarak henz koklayamadığım Cologne parfumee serisi ile dünyaya gözlerini açan marka ilerleyen yıllarda 18 farklı parfümü daha koleksiyonuna kattı. Parfümler %100 Türk Malı ve dünyaca ünlü kozmetik hammade tedarik firması olan Gülçiçek Esans’ın usta parfümör ekibinin çabalarıyla oluşturulmuş. Serinin büyük kısmını Jorge Lee tasarlamış. Daha önce pek fazla adı duyulmayan Lee’nin İngiltere ve Kolombiya vatandaşı olduğunu ve 12 yıl boyunca Dünya’nın sayılı aroma kimyasal firmalarından Givaudan’da çalışmış olduğunu öğrenince referansların çok kuvvetli olduğunu ve ciddi olduğunu söyleyebilirim.
Özellikle son dönemde gitgide artan parfüm satın alma maliyetleri karşısında zorlanan parfüm sever dostların yerli alternatiflere yönelmesi ve Nishane gibi büyümeye açık markaları desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi değerlerimize sahip çıktıkça dış etkilere karşı kırılgan yapıdaki ekonomik durumumuzu en azından belli bir noktaya kadar tolere edebiliriz. Bunun dışında Cologne Parfumee serisi dışında ki tüm parfümler extrait konsantrasyonunda ve satın alma kararında performans değişkenini en öne koyan parfüm severlere ilaç gibi gelecek bir koleksiyon olduğunu da bilmemiz gerekir. Geçenlerde tesadüfen elime geçen Discovery set ile forumda kısa zaman önce bölüştürmesini yaptığımız marka hakkında parfümler elinize ulaşmadan ön bilgilendirmede bulunmak için sizlere sette bulunan 16 parfümü yorumlamaya çalıştım. Dilerseniz parfümlere göz atarak neleri koklayacağımıza bir bakalım.
1-Ambra Calabria: Bana göre serinin en iyisi. Açılıştaki turunçların doğallığının yarattığı güzel auraya daha sonrasında eklenen yasemin ve en dipte mükemmel bir amber yorumu. Yazlık amber kokusu arayanların idmanına yetişecek özellikle açılışıyla sizleri çok şaşırtacak bir koku. Kalıcılık çok iyi yayılım zamanla düşüyor ama pek dert edilecek bir durum değil neticede turunçgil odaklı bir koku ve parfümün 3 fazını da size doya doya hissettiriyor. Açılışta kullanılan portakal daha asidite bir tonda verilseydi gelmiş geçmiş en iyi turunçgil kokularından biri olmaya aday olacabileceğini de ekleyebilirim.
2-Boszpourus: İstanbul denilince boğaz, boğaz denilince Marmara denizi ilk akla gelir Türk markalı bir niş parfüm evi varsa bu ayrılmaz ikiliye ithafen parfüm üretilmesi de kaçınılmaz son…özellikle açılışı şaşırtıcı derecede bebek sahil yolu üzerinde yüzünüze vuran deniz kokusunun bire bir simüle edilmiş hali. Kalıcılık ve yayılımda rakipsiz bir parfüm. Profumum roma acqua di sale’ye veya Heeley sel marin’e yazılan ev yıkan fiyat etiketlerini gönül rahatlığıyla yırtabilirsiniz.
3-Munegu: Büyük ümitlerle ve heyecanla kullandığım ama sonunda hüsran yaşatan bir koku oldu benim için. Başlarda güzel bir açılış ile topraksı paçulinin kuru baharatlarla güzel bir uyumu yayılırken gitgide dengesizleşen harman yapısı beni üzdü diyebilirim. Bazla kalp notalar arası notalarda maestrosuz kalmış orkestra gibi her kafadan bir ses çıkmaya başladığını gözlemleyebilirsiniz. Oysa daha koklamadan şişesini almak için çoktan sıraya bile girmiştim. Kalıcılık çok iyiyken fark edilirlik hızlı bir şekilde düşüşe geçti. Genel beğeninin uzağında olmasına rağmen deneyimlenmesi gereken bir koku. Belki de hayatınızın parfümüdür o yüzden mutlaka deneyin.
4-Paccion Choco: Gurme koku severlerin yeni favorisi olacağı aşikâr bir koku. Özellikle tutku meyvesinin yumuşak tatlılığına eklenen karamelize çikolata ve dipten bu tatlılık bombasını dengeleyen kahve akorları gerçekten güzel bir tasarım. Benim kişisel kullanımımın uzağında ancak tarzı sevenlerin vazgeçilmezi olacak. Performans Nishane standartlarında.
5-Santalove: Sandal her babayiğit parfümörün altından kalkamayacağı bir nota. Ucu kaçtı mı eczane kokularından farkı olmayan ve emek isteyen bir nota olan sandal özü Santalove’da daha gerilerde kullanılmış. Daha çok tınkanın keskin tatlılığını bastırmaya çalışan yumuşak bir kıvamda verilmiş. Santalove benim beğenemediğim nishanelerden biri oldu. Tatlılık ve çiçeksiliği odunsu yönünden daha fazla olan bir koku. Kadın kullanımına yakın olmakla beraber fark edilirlik düşüşe geçen bir yapıda
6-Wulong Cha: Rahatlatan tebessüm ettiren çok güzel bir parfüm. Çay notası mükemmel kullanılmış ve dolgun yeşile parlak bergamot ve tatlı turunçlar yakışmış. Kalp notalardan itibaren dipten yükselen tatlı meyvemsilik ise tek kelimeyle şahane. Kadın kullanımına yakın bulmamla birlikte tam bir uniseks parfüm olduğunun altını çizmek isterim. Kalıcılık zaten default olarak muazzam.
7-Sultan Vetiver: Guerlain Vetiver genleri taşıyan inanılmaz performanslı bir vetiver kokusu. Keşke orta notalarda kuru tütünlü bir akor harmana eklenseydi ve açılıştaki yüksek nemli hissiyat absorbe edilebilseydi rahatlıkla şaheser yazabilirdim. Ancak bu fiyata extrait konsantrasyonunda başka vetiver kokusu bulmak imkansız iken bulduğumuza şükretmek gerekir. Bunun dışında vetiver temalı parfümlerde sık sık karşımıza çıkan farkedlirlik problemini yenebilmiş nadir parfümlerden biri olduğunu da belirtmeliyim.
8-Spice Bazaar: Serinin hem ismiyle hem kokusuyla belki de en uyumlu parfümü. Mısır çarşısı rayihasına harika bir şekilde karışmış yuzu aroması ve muazzam kalıcılık. Kesinlikle denenmesi gereken baharat severlerin kaçırmaması gereken bir eser. Hele baharat sevip tatlı baharat kokularından bıkanlara özellikle öneririm.
9-Duftblüten: Eski tarz çiçeksi meşe yosunlu bayan parfümü sevenlerin favorilerinden olacak bir tasarım. Chanel, Nina Ricci gibi efsanelere uzaktan bir selam veren kokunun tatlı çiçeksi rayihası ve tütsü efekti veren dumansı havası orta yaş bayan kullanımına uygun diyebilirim.
10-Vjola: Özellikle açılışındaki menekşenin tütünsü yumuşaklığı beni benden aldı diyebilirim. Bu kadar çiçeği bir arada zaptedebilmek te gerçekten usta işi. Hele menekşe gibi baskın bir nota başrol oyuncusuysa işiniz daha zor olur ancak harmanda aşırı dengesizlikler yok ve gayet dinamik bir şekilde fazlarda çiçeklerin uyumunu gözlemleyebilirsiniz. Çiçek bahçesinde bir tur atmak isterseniz kesinlikle doğru adrestesiniz.
11-Tuberoza: Nishane blossom collection’ın en iyisi diyebilirim. Ylang ylang ve nerolinin muazzaam açılışına ilerleyen dakikalarda katılan ıslak sümbülteber ve sonlara doğru muhteşem bir amber. Performansı bende soru işaretleri yaratsa da son derece uniseks bir tasarım olduğunu belirtmem gerekir.
12-Rosa Turca: Rahatlıkla en kötü nishane ürünü diyebilirim. Özelliksiz tek düze ve esansçı güllerinden pek farkı olmayan bir çalışma. Ancak türk niş markası olarak güllü bir parfüm de mutlaka olmalıydı. Keşke daha özellikli ve derin bir çalışma olsaydı.
13-Musiqa Oud: Açılıştaki papirus ve greyfurt 5 dakika kadar zorlayıcı olsa da güzel bir öd ağacı parfümü ortaya çıkmış. Piyasada örneği bolca bulunan safranlı ödlerden farklı olarak sıcak yumuşacık ve etkileyici bir parfüm olmuş. Bu arada gerçek öd ve daha güzeli Kamboçya ödü kullanılmış.
14-Suede et Safran: Yarı fiyatına extrait konsantrasyonunda Tuscan Leather genleri taşıyan bir parfüm arıyorsanız gözünüz kapalı alabilirsiniz. Performans Tüm Nishane’lerde olduğu gibi çok çok iyi. Tuscan leather dan en önemli farkı süet notası arkasından gelen yumuşak baharat tınıları.
15-Patchuli Kozha: Serinin en beğendiklerimden birisi. Aromatik açılılştan hemen sonra paculi deri labdanum ve bal ile mükemmel bir ambergris simülesi tasarlanmış. Kurkdjian-absolue pour le soir familyasından ve şehvani bir parfüm.dozajlamaya dikkat edilmesi gereken kokulardan.Dipten nemli nemli kendini gösteren paculi kapanışa kadar topraksı ve dolgun formunu bozmuyor.Notalarda açıklanmasa da labdanumun dumansı ve yumuşak geçirgenliği de parfüme ayrı bir ahenk katmış.Kesinlikle kaçırmayın ve mutlaka deneyin.
16-Afrika Olifant: Bana göre Nishane’nin “imza ”çalışmalarından biri. Açılış zorlasa da biraz sabır gösterdikten sonra müthiş bir deri efekti saatlerce size eşlik edecek. Hayvansal notalardan deri kokusu yakalamak bilinen bir yöntem olsa da Afrika olifant bunu kompakt olarak yansıtmayı başaran nadir kokulardan. Başka bir deyişle dengesiz harmanlı hayvansal parfümlerde kaşımıza çıkan notaların birbirini bastırma savaşından ve birbirinden bağımsız bir şekilde bağıran notalardan ziyade hepsinin bir arada ve tek bir koku yani deri kokusu etrafında birleşmesi gerçekten ustalık isteyen bir maharettir. Bana göre Afrika Olifant bu sınvaı başarıyla geçen bir parfüm. Şimdiden özellikle yurtdışında bayağı bir popüler olduğunuda eklemeliyim.
Bunun dışında seriye geçen sene eklenen "Fan your flames ve Hundered silent ways" ise henüz deneyimlemediğim ancak split sonrası sizlere değerlendirebileceğim diğer kokuları. Yerli markalarımızı desteklemeli ve Türk parfüm sanayisinin gelişimine katkıda bulunmamız gerektiğini düşünerek herkese iyi kokular diliyorum.
Özellikle son dönemde gitgide artan parfüm satın alma maliyetleri karşısında zorlanan parfüm sever dostların yerli alternatiflere yönelmesi ve Nishane gibi büyümeye açık markaları desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi değerlerimize sahip çıktıkça dış etkilere karşı kırılgan yapıdaki ekonomik durumumuzu en azından belli bir noktaya kadar tolere edebiliriz. Bunun dışında Cologne Parfumee serisi dışında ki tüm parfümler extrait konsantrasyonunda ve satın alma kararında performans değişkenini en öne koyan parfüm severlere ilaç gibi gelecek bir koleksiyon olduğunu da bilmemiz gerekir. Geçenlerde tesadüfen elime geçen Discovery set ile forumda kısa zaman önce bölüştürmesini yaptığımız marka hakkında parfümler elinize ulaşmadan ön bilgilendirmede bulunmak için sizlere sette bulunan 16 parfümü yorumlamaya çalıştım. Dilerseniz parfümlere göz atarak neleri koklayacağımıza bir bakalım.
1-Ambra Calabria: Bana göre serinin en iyisi. Açılıştaki turunçların doğallığının yarattığı güzel auraya daha sonrasında eklenen yasemin ve en dipte mükemmel bir amber yorumu. Yazlık amber kokusu arayanların idmanına yetişecek özellikle açılışıyla sizleri çok şaşırtacak bir koku. Kalıcılık çok iyi yayılım zamanla düşüyor ama pek dert edilecek bir durum değil neticede turunçgil odaklı bir koku ve parfümün 3 fazını da size doya doya hissettiriyor. Açılışta kullanılan portakal daha asidite bir tonda verilseydi gelmiş geçmiş en iyi turunçgil kokularından biri olmaya aday olacabileceğini de ekleyebilirim.
2-Boszpourus: İstanbul denilince boğaz, boğaz denilince Marmara denizi ilk akla gelir Türk markalı bir niş parfüm evi varsa bu ayrılmaz ikiliye ithafen parfüm üretilmesi de kaçınılmaz son…özellikle açılışı şaşırtıcı derecede bebek sahil yolu üzerinde yüzünüze vuran deniz kokusunun bire bir simüle edilmiş hali. Kalıcılık ve yayılımda rakipsiz bir parfüm. Profumum roma acqua di sale’ye veya Heeley sel marin’e yazılan ev yıkan fiyat etiketlerini gönül rahatlığıyla yırtabilirsiniz.
3-Munegu: Büyük ümitlerle ve heyecanla kullandığım ama sonunda hüsran yaşatan bir koku oldu benim için. Başlarda güzel bir açılış ile topraksı paçulinin kuru baharatlarla güzel bir uyumu yayılırken gitgide dengesizleşen harman yapısı beni üzdü diyebilirim. Bazla kalp notalar arası notalarda maestrosuz kalmış orkestra gibi her kafadan bir ses çıkmaya başladığını gözlemleyebilirsiniz. Oysa daha koklamadan şişesini almak için çoktan sıraya bile girmiştim. Kalıcılık çok iyiyken fark edilirlik hızlı bir şekilde düşüşe geçti. Genel beğeninin uzağında olmasına rağmen deneyimlenmesi gereken bir koku. Belki de hayatınızın parfümüdür o yüzden mutlaka deneyin.
4-Paccion Choco: Gurme koku severlerin yeni favorisi olacağı aşikâr bir koku. Özellikle tutku meyvesinin yumuşak tatlılığına eklenen karamelize çikolata ve dipten bu tatlılık bombasını dengeleyen kahve akorları gerçekten güzel bir tasarım. Benim kişisel kullanımımın uzağında ancak tarzı sevenlerin vazgeçilmezi olacak. Performans Nishane standartlarında.
5-Santalove: Sandal her babayiğit parfümörün altından kalkamayacağı bir nota. Ucu kaçtı mı eczane kokularından farkı olmayan ve emek isteyen bir nota olan sandal özü Santalove’da daha gerilerde kullanılmış. Daha çok tınkanın keskin tatlılığını bastırmaya çalışan yumuşak bir kıvamda verilmiş. Santalove benim beğenemediğim nishanelerden biri oldu. Tatlılık ve çiçeksiliği odunsu yönünden daha fazla olan bir koku. Kadın kullanımına yakın olmakla beraber fark edilirlik düşüşe geçen bir yapıda
6-Wulong Cha: Rahatlatan tebessüm ettiren çok güzel bir parfüm. Çay notası mükemmel kullanılmış ve dolgun yeşile parlak bergamot ve tatlı turunçlar yakışmış. Kalp notalardan itibaren dipten yükselen tatlı meyvemsilik ise tek kelimeyle şahane. Kadın kullanımına yakın bulmamla birlikte tam bir uniseks parfüm olduğunun altını çizmek isterim. Kalıcılık zaten default olarak muazzam.
7-Sultan Vetiver: Guerlain Vetiver genleri taşıyan inanılmaz performanslı bir vetiver kokusu. Keşke orta notalarda kuru tütünlü bir akor harmana eklenseydi ve açılıştaki yüksek nemli hissiyat absorbe edilebilseydi rahatlıkla şaheser yazabilirdim. Ancak bu fiyata extrait konsantrasyonunda başka vetiver kokusu bulmak imkansız iken bulduğumuza şükretmek gerekir. Bunun dışında vetiver temalı parfümlerde sık sık karşımıza çıkan farkedlirlik problemini yenebilmiş nadir parfümlerden biri olduğunu da belirtmeliyim.
8-Spice Bazaar: Serinin hem ismiyle hem kokusuyla belki de en uyumlu parfümü. Mısır çarşısı rayihasına harika bir şekilde karışmış yuzu aroması ve muazzam kalıcılık. Kesinlikle denenmesi gereken baharat severlerin kaçırmaması gereken bir eser. Hele baharat sevip tatlı baharat kokularından bıkanlara özellikle öneririm.
9-Duftblüten: Eski tarz çiçeksi meşe yosunlu bayan parfümü sevenlerin favorilerinden olacak bir tasarım. Chanel, Nina Ricci gibi efsanelere uzaktan bir selam veren kokunun tatlı çiçeksi rayihası ve tütsü efekti veren dumansı havası orta yaş bayan kullanımına uygun diyebilirim.
10-Vjola: Özellikle açılışındaki menekşenin tütünsü yumuşaklığı beni benden aldı diyebilirim. Bu kadar çiçeği bir arada zaptedebilmek te gerçekten usta işi. Hele menekşe gibi baskın bir nota başrol oyuncusuysa işiniz daha zor olur ancak harmanda aşırı dengesizlikler yok ve gayet dinamik bir şekilde fazlarda çiçeklerin uyumunu gözlemleyebilirsiniz. Çiçek bahçesinde bir tur atmak isterseniz kesinlikle doğru adrestesiniz.
11-Tuberoza: Nishane blossom collection’ın en iyisi diyebilirim. Ylang ylang ve nerolinin muazzaam açılışına ilerleyen dakikalarda katılan ıslak sümbülteber ve sonlara doğru muhteşem bir amber. Performansı bende soru işaretleri yaratsa da son derece uniseks bir tasarım olduğunu belirtmem gerekir.
12-Rosa Turca: Rahatlıkla en kötü nishane ürünü diyebilirim. Özelliksiz tek düze ve esansçı güllerinden pek farkı olmayan bir çalışma. Ancak türk niş markası olarak güllü bir parfüm de mutlaka olmalıydı. Keşke daha özellikli ve derin bir çalışma olsaydı.
13-Musiqa Oud: Açılıştaki papirus ve greyfurt 5 dakika kadar zorlayıcı olsa da güzel bir öd ağacı parfümü ortaya çıkmış. Piyasada örneği bolca bulunan safranlı ödlerden farklı olarak sıcak yumuşacık ve etkileyici bir parfüm olmuş. Bu arada gerçek öd ve daha güzeli Kamboçya ödü kullanılmış.
14-Suede et Safran: Yarı fiyatına extrait konsantrasyonunda Tuscan Leather genleri taşıyan bir parfüm arıyorsanız gözünüz kapalı alabilirsiniz. Performans Tüm Nishane’lerde olduğu gibi çok çok iyi. Tuscan leather dan en önemli farkı süet notası arkasından gelen yumuşak baharat tınıları.
15-Patchuli Kozha: Serinin en beğendiklerimden birisi. Aromatik açılılştan hemen sonra paculi deri labdanum ve bal ile mükemmel bir ambergris simülesi tasarlanmış. Kurkdjian-absolue pour le soir familyasından ve şehvani bir parfüm.dozajlamaya dikkat edilmesi gereken kokulardan.Dipten nemli nemli kendini gösteren paculi kapanışa kadar topraksı ve dolgun formunu bozmuyor.Notalarda açıklanmasa da labdanumun dumansı ve yumuşak geçirgenliği de parfüme ayrı bir ahenk katmış.Kesinlikle kaçırmayın ve mutlaka deneyin.
16-Afrika Olifant: Bana göre Nishane’nin “imza ”çalışmalarından biri. Açılış zorlasa da biraz sabır gösterdikten sonra müthiş bir deri efekti saatlerce size eşlik edecek. Hayvansal notalardan deri kokusu yakalamak bilinen bir yöntem olsa da Afrika olifant bunu kompakt olarak yansıtmayı başaran nadir kokulardan. Başka bir deyişle dengesiz harmanlı hayvansal parfümlerde kaşımıza çıkan notaların birbirini bastırma savaşından ve birbirinden bağımsız bir şekilde bağıran notalardan ziyade hepsinin bir arada ve tek bir koku yani deri kokusu etrafında birleşmesi gerçekten ustalık isteyen bir maharettir. Bana göre Afrika Olifant bu sınvaı başarıyla geçen bir parfüm. Şimdiden özellikle yurtdışında bayağı bir popüler olduğunuda eklemeliyim.
Bunun dışında seriye geçen sene eklenen "Fan your flames ve Hundered silent ways" ise henüz deneyimlemediğim ancak split sonrası sizlere değerlendirebileceğim diğer kokuları. Yerli markalarımızı desteklemeli ve Türk parfüm sanayisinin gelişimine katkıda bulunmamız gerektiğini düşünerek herkese iyi kokular diliyorum.