- Katılım
- 23 Mar 2015
- Mesajlar
- 1,154
Lubin 1798 Yılında kurulmuş Fransa’nın tanınmış parfüm butiklerinden. Fransız devriminin hemen akabinde Pierre François Lubin tarafından kurulmuş. Prenses Josephine ve Pauline Bonaparte gibi Kraliyet mensuplarına yaptığı işler sayesinde namı yürümüş; bütün avrupada saygı duyulan bir marka haline gelmiş. Daha sonra Yeni dünyayı fetheden ilk parfüm markası olarak tarih sayfalarındaki yerini almış. Tarihçelerindeki ilk ve en önemli kokuları bugün Eau de Lubin olarak bildiğimiz Eau Vivifiante dır. Kuruluş yılına bakıp aldanmayın şimdiye kadar sadece 28 parfüm üretmişler. Genelde etnik sosyolojiye ve dünya tabanına yayılmış aristokrasiye yönelik akımlara duyarlı bir butik diyebiliriz Lubin için.
Gelelim Itasca’nın hikayesine.
Hepimiz Mississippi nehrinin adını duymuşuzdur. Tüm dünya üzerinde bulunan 3 büyük nehirden biridir. İsmi Ojibia Yerlileri tarafından konulmuş olan nehrin, Kızılderili dilinde adı Büyük Irmak anlamına geliyor. Amerika toprakları içinde başlayıp Kanada’dan da geçerek Meksika Körfezine dökülen bir Irmak bu. Amerika’da iç kaynakların ticareti için ulaşım amacıyla uzun yıllar kullanıldı. Hal böyle olunca Toprakların gerçek sahipleri yerliler,Tüccarlar, Haydutlar arasında bir üçgen ve çatışmaları filmlere konu olmuş Western kültürünün merkezidir adının söylenmesi zor yazılması daha zor bu nehir. :) Bu nehri besleyen göllerden birinin adı Itasca : Minnesota eyaleti sınırlarında, içinde bir milli park da barındıran ve büyük ölçüde koruma altına alınan Kızıl Çam ormanları ve güzel korunmuş doğasıyla yeryüzü cenneti görüntüsünde bir yer. Bizim Karadenizimizi ve belki dağlık Toros iç kesimlerini andıran bir doğası var. 400 Üstü rakımlı bir göl tabanı olunca konu sinirlerim bozuluyor. Şifanın ve sağlığın sırrı buralar olmalı diye düşünüyorum.
Kokumuz Lubin Itasca 2010 yılında piyasaya sürülmüş Tasarımcısı Lucien Ferrero Grasse da bağımsız bir Parfümörken yarı emekli diyebileceğimiz noktadayken Yıllar sonra yeniden faaliyete geçecek Lubin için mesleğe geri döndürülmüş.
Lubin Itasca nın açıklanan notaları:
Üst Notalar :Neroli, Kadife Çiçeği, mandalina, ardıç meyvesi, greyfurt
Orta Notalar: Karanfil, Tonka fasülyesi, Ada çayı, Küçük Hindistan cevizi (nutmeg), sardunya yaprakları.
Alt Notalar : Kızıl Çam, Java vetiveri, Teksas sediri, Tütsü, mür, kehribar, köknar balsamı şeklinde.
Görüldüğü üzere çok fazla materyal barındıran çözümlemesi zor bir koku. Usta bir parfümörün elinden çıktığı belli. Bana 80 li yılların Fujerlerini hatırlatıyor yapısal anlamda. Bu niyetlerle aldığım parfümü koklarken bakalım ne hissettim. :)
Itasca açılışını harika bir ardıç meyvesi ve turunçgil eşliğinde yapıyor. Neroli ve Kadife çiçeği de üst notalarda biraz feminen sayılabilecek bir zemin oluşturuyor ki ilk kokladığımda parfümü feminen bulup burun kıvırdığımı itiraf etmeliyim. Neroli kokusunu biliyoruz. Kadife çiçeği ise önemli bir peyzaj ürünü görselliği ve kokusu ile park bahçe gibi yerlerde ticari amaçla çiçek satan yerlerde sıklıkla rastladığınız ve çiçek dükkanına veya onların seralarına girişte ilk burnunuza çarpan koku dersem şıp diye hatırlayacaksınız. Bu doğal açılış için lezzetli ve sulu dersek çok yanlış olmaz. Bu dengeli ama biraz feminen yapı orta notalara doğru geçerken kokuya bundan sonra sürekli diğer notalarla sarmalanmış olarak algılayacağımız bir vetiver katılıyor. Orta notalarda kokuya eklenen Karanfil ve nutmeg kokuyu baharatlı bir hale doğru evirse de tatlılık veren aktörlerden tonka fasülyesi kokuya tatlılığının zirvesini yaşatıyor. Yalnız bu tatlılığı kötü olarak algılamayın ben tatlı parfümleri pek sevmem rahatsız edici bulurum. Bu tatlılık çok ters gelmedi bana. Adaçayı ve sardunya yaprakları koku içerisinde hafif yeşil bir figür olarak görülüyor. Alt notalara geçilirken tütsü ve kızıl çam, sedir harmanı ortadan itibaren saran tatlılık ve baştaki kadife çiçeğinin izleri ile ormansı bir yapıya doğru götürüyor. Tamda ismini aldığı bir göl etrafındaki ormandaki yapı ortanın sonları ve son bölümde açıkça duyuluyor. Dipteki reçine kullanımı da sarmal şekilde tıpkı vetiver gibi. Baştan sona kaliteli bir harmana sahip kokumuz son bölümde o baştaki sulu, nemli, lezzetli diyebileceğimiz tavrını biraz daha kasvetli hale getirse de daha yeşil bir vurgu belki biraz kuruyan bir hissiyatla bize bir koku deneyimi yaşatıyor.
Kısaca özetleyerek toparlayacak olursak. Başlangıcı Canlı, meyveli, biraz fazla çiçeksi, devamında tatlılığı arttırarak aynı ıslak yapıyı hafif yeşil tonlarda sürdürdüğünü düşünün, sarmal vetiverin burada başladığını hissedin, dipte aynı tatlılığın hafif azalarak bir orman kokusuna dönüştüğünü hayal edin. Bunu başarabiliyorsanız Itasca yı kokladınız demektir. Şaka bir yana böyle bir gölün merkezinden ormanlık alanına bir seyahat gibi düşünün kokuyu çünkü çağrışımı tam da bu yönde.
Kokuları hele de kartelasında bu kadar materyal varken ilk koklayışta feminen buldum diye bir kenara koyup benim gibi unutursanız daha sonra emeğe saygısızlık ettiğinizi anlıyorsunuz. Ayrıca parfüm bana 90'larda kokladığım birkaç parfümü hatırlattı ve bu haliyle de ayrıca bir nostalji yaşattı. :)
Gelelim performans meselesine: Kokunun kalıcılığı ve fark edilirliği çok iyi 8 saat üzeri bir kalıcılığa ve etrafınızdan kolayca hissedilecek uzun süreli bir fark edilirliğe sahip. Etrafınızda olumsuz bir tepki yaratmaz. Sadece ilk bölümdeki biraz bariz olan feminen yapı bir erkeğin kullanımını başta zorlayabilir. Zaman içinde sevmeniz mümkün. Bir kadın bu parfümü kullanırsa çok şikayet etmeyecektir. Kullanım dönemi için bahar ayları bence ideal.
Hatamız varsa affola.
Ekli dosyalar
Son düzenleme:
