- Katılım
- 15 Kas 2016
- Mesajlar
- 4,557
aylardan ağustos...
sıcak bir akşamdı ağustosa yakışacak kadar...
herzaman gittiği pub a doğru gidiyordu saat geceye merhaba demişti...
karanlığa inat gözlerini kapadı hafif bir yaz yağmuru başlamıştı çünkü yüzünü göğe çevirdi...
artık yağmur taneleri kirpiklerine düşüyor dudaklarına meltem edasıyla öpücükler konduruyordu...
çok güzel bir pub dı, etrafı keskin yeşil çam ve portakal ağaçlarıyla çevrili hafif kireçleri dökülmüş bahçesin de kırmızı güllerin karşıladığı geçmiş zamandan kalmaydı...
içerden gelen içki ve sigara dumanın kokusuyla buruk bir mutluluğa kaçışı tasvir ediyordu.
yine de seviyordu burayı kadın...
saçları sarıydı gözleri ise gri hafif bir kadeh gin toniğin şeffaflığını resmediyordu sanki..
her zamanki gibi bara doğru gitti hastaydı biraz okaliptüslü şeker almıştı yanına ağzına attı...
sedir ağacından yapılmış bar tabureye oturdu...
dışardaki sıcak rüzgar hafif yağmur çam ve portakal ağaçları bahçedeki güllerin kokusu pub ın kapısını açılmasıyla birlikte kadının saçlarının uçuşmasına neden oldu...
herzamankinden diye seslendi ağzında şeker varken barmene...
barmen bir kadeh gin tonik koydu bar masasına...
okaliptüslü şekeri bitmek üzereydi ama umrunda değildi yalnızlığa aşina kasvetli ruhuna inat bu gece yine kadeh kaldıracaktı...
ve öyle de yaptı...
çok şaşırdı şekerin o ferah yakıcı hali gin tonikle birleşince dudaklarında yemyeşil bir çam ağacı büyümüş gibi bir tebessüm yerleşti...
bir tane daha istedi barmenden o hazzı tekrar yaşamak için...
bir şeker daha attı ağzına ama bu sefer yavaş bir yudum aldı ağzında tuttu biraz kendini hiç gitmediği avustralya ormanlarında bir göl evinin kamelyasında hayaletti.
bir yanında okaliptüs ve çam ağaçlarının kolkola dansediyor onlara portakal ağaçları tempo tutuyor hafiften güller mırıldanıyordu...
tabi ki elinde gin tonik vardı...
bu hayalinde ki koku kaosu onu sarhoş etmeye yetti...
öyle ferah öyle basit bir harmanı var işte bu parfümün...
açılışta ferah yakıcı bir şekerli bir içki ile başlıyor nefes açan mabel okaliptüs şekeleri vardır onlar gibi...
daha sonra hafiften bir gül eşlik ediyor ziyaretin kısası makbuldür gibi kısa bir süre ortamı yumuşatıp kalkıyor...
sonra lime ve çam ağaçları ile rahmetli Bob Ross un da dediği üzere bataklık yeşili yada cennet yeşili ekleniyor kokuya ve tadından yenmez oturaklı beyfendi klas zengin bir kokuya dönüşüyor.
biraz green irish tweed havasında biraz chypre palatin tarzında bir koku benim nazarımda...
sillaj olarak ilk birkaç saat çok iyi sonra oturduktan sonra okaliptüs yiyen koala misali yavaştan hissettiriyor...
kalıcılığı git ve aventustan çok daha iyi sizi mutlu edecek herzaman ferah tutacak yazları sıcaktan bunaldığınız anlarda klima ve mint efekti yaşatacak bir koku.
bence creed in yalan tarihinde yapılmış en muazzam en farklı kokulardan biri...
koku 9.5/10
kalıcılık 7/10
sillaj 8/10
fiyat pahalı
decant kimsede yok :cool:
deneyin...
sevgiler...