- Katılım
- 20 Haz 2017
- Mesajlar
- 7,639
Deri notasının modern parfümcülükten önce kullanıldığı yerlerin en başında deri eldivenler gelmektedir. Evet, bir dönem koku dünyasının trendleri sadece bu kokulu ve/veya parfümlü eldivenlerden geçmekteydi. Modern parfüm dünyasının bence başkenti sayılabilecek Fransanın Grasse şehri o dönemde deri tabaklama işiyle meşhurdu ve tarihi kayıtlara bakıldığı zaman İtalya ile ciddi bir deri ticareti mevcuttur.
Peki ama neden bir eldiven kokulu olur? Gerekçesi olmalı neticede. Parfümle özdeşleşmiş bir şehir neden deri konusunda 18. Ve 19. Yüzyıllarda aynı zamanda deri konusunda da yoğunlaşır. Bunun cevabı aslında derinin elde edilmesinde oldukça zahmetli ve bol kimyasallı bir süreçten geçmesidir. Esasen oldukça kötü kokan tabaklanmış (işlenmiş) deri eldivenleri böyle kötü kokarken kim kullanabilir? Bu doğrultuda işte bu soylularımızın zenginlik göstergesi olan deri eldivenler parfümler, miskler veya güzel kokulu yağlar ile işlenerek kokulu eldivenler haline getirilmeye ve modern parfümcülüğe kapı açmaya başlıyor. Tabi ki deri notası işte burada kendini göstermeye başlıyor. O güzel kokular ile bulanmış bir deri kokusu parfümlere karışmaya başlıyor ve işte karşınızda deri notasının parfümlerde kullanılmaya başlaması için bir mihenk taşı fikri ortaya çıkıyor.
Catherine de Medici, Grasse ziyareti sırasında tabakçı Mösyö Molinard'dan bir çift parfümlü deri eldiven aldığında, Molinardın bilinen deri kokusunu gizlemek için kullandığı parfümde lavanta, portakal çiçeği ve bölgeden gelen diğer bitki ve çiçeklerin karışımından oluşturduğundan bahsedilir. Bu hediye Fransız soyluları arasında öyle büyük bir başarıydı ki, Grasse'de lüks deri eşyaların parfümlenmesi etrafında bir endüstri gelişti.
Bu arada tarihte bilinen en eski parfümlü deri eldivenin resmi tarihi kayıtlara göre Kral III. George tarafından giyildiği, bu eldivenin meşhur Creed markasınca ilk jenerasyon ve markanın kurucusu da olan James Henry tarafından 1781 tasarlandığı ve parfümlendiği ve o dönem bu parfüme “Royal English Leather” adının verildiği biliniyor.
Deri notası bu noktada şekillenmeye başladı. Peki modern parfümcülükte de kullanılan “İspanyol derisi” ve “Rus derisi” terimleri nasıl şekillenmeye başladı. Bunu da 3. Yazımızda değiniriz. (Turnem yarın bitiyor umarım 3. Yazıyı da yazabilirim)
Peki ama neden bir eldiven kokulu olur? Gerekçesi olmalı neticede. Parfümle özdeşleşmiş bir şehir neden deri konusunda 18. Ve 19. Yüzyıllarda aynı zamanda deri konusunda da yoğunlaşır. Bunun cevabı aslında derinin elde edilmesinde oldukça zahmetli ve bol kimyasallı bir süreçten geçmesidir. Esasen oldukça kötü kokan tabaklanmış (işlenmiş) deri eldivenleri böyle kötü kokarken kim kullanabilir? Bu doğrultuda işte bu soylularımızın zenginlik göstergesi olan deri eldivenler parfümler, miskler veya güzel kokulu yağlar ile işlenerek kokulu eldivenler haline getirilmeye ve modern parfümcülüğe kapı açmaya başlıyor. Tabi ki deri notası işte burada kendini göstermeye başlıyor. O güzel kokular ile bulanmış bir deri kokusu parfümlere karışmaya başlıyor ve işte karşınızda deri notasının parfümlerde kullanılmaya başlaması için bir mihenk taşı fikri ortaya çıkıyor.
Catherine de Medici, Grasse ziyareti sırasında tabakçı Mösyö Molinard'dan bir çift parfümlü deri eldiven aldığında, Molinardın bilinen deri kokusunu gizlemek için kullandığı parfümde lavanta, portakal çiçeği ve bölgeden gelen diğer bitki ve çiçeklerin karışımından oluşturduğundan bahsedilir. Bu hediye Fransız soyluları arasında öyle büyük bir başarıydı ki, Grasse'de lüks deri eşyaların parfümlenmesi etrafında bir endüstri gelişti.
Bu arada tarihte bilinen en eski parfümlü deri eldivenin resmi tarihi kayıtlara göre Kral III. George tarafından giyildiği, bu eldivenin meşhur Creed markasınca ilk jenerasyon ve markanın kurucusu da olan James Henry tarafından 1781 tasarlandığı ve parfümlendiği ve o dönem bu parfüme “Royal English Leather” adının verildiği biliniyor.
Deri notası bu noktada şekillenmeye başladı. Peki modern parfümcülükte de kullanılan “İspanyol derisi” ve “Rus derisi” terimleri nasıl şekillenmeye başladı. Bunu da 3. Yazımızda değiniriz. (Turnem yarın bitiyor umarım 3. Yazıyı da yazabilirim)
Son düzenleme: