Bu Kitapları Okumadan Olmaz.

fsater

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
27 May 2020
Mesajlar
1,148
Muhakkak okunması gereken kitaplar listesi bir çok yerde var ama ne kadar gerçekçi emin değilim.Sizleri en çok etkileyen kitaplar hangileri? Ben kendi adıma yalın yazım dili olan kitapları seviyorum.Kim kimdi gibi birbirine yakın isimlerin geçtiği kitapları, sayfalarca betimlemeye giren kitapları sevmiyorum.Bu sebeple aşağıda yazdığım kitapları herkese öneririm

zülfü livaneli serenad : bu kitabı muhakkak okuyun çok sadece bir anlatımı var.Bilmediğiniz yeni şeyler öğrenecek, şaşıracak ve mutlu olacaksınız.bence bir baş yapıt

ken grimwood sil baştan : muhteşem bir bilim kurgu.Özellikle yas dönemindeyseniz hayata karşı kaygılarınız varsa muhakkak okuyun derim

zülfü livaneli kardeşimin hikayesi : bir livaneli klasiği,bir katil var onu arıyacaksınız.Sevgiye dair içinizi ısıtacak bir kitap

orhan pamuk masumiyet müzesi : normalde betimlemelerle dolu kitapları sevmem.Bu kitapta 30-40 sayfa okuyorsunuz ama hiç bişey olmuyor sayfalarca betimleme var ancak kitabın sonuna geldikçe kendinizi kahramanın yerine koyuyorsunuz onun ruh haline giriyorsunuz.Kara sevda çekmişler okusun derim.

José Mauro de Vasconcelos şeker portakalı : Zeze sen ne tatlı çocuksun öyle.Muhakak okunması gereken bir dünya klasiği

Irvin D. Yalom bir psikiyatristin anıları : Çok başarılı bir kitap.Psikolojiye ilgisi olanlar okumalı

Gary Small bir psikiyatristin gizli defteri : Çok başarılı bir kitap.Psikolojiye ilgisi olanlar okumalı

José Saramago Körlük : Bir dünya klasiği okumadan olmaz.Squit game halt etmiş.İnsanın nasıl vahşileştiği sizi şaşırtacak

Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna : Okuması kolay türk edebiyatı klasiği beklentimi karşılamasada yinede çok güzeldi

zülfü livaneli son ada : Livanelinin en siyasi kitabı.Komünizim toz pembe gösterilsede çok başarılı bir anlatımı var.Böyle bir adada yaşayacaksak herkes komünist olur :)
 
Son düzenleme:

fsater

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
27 May 2020
Mesajlar
1,148
Nihal atsız. bozkurtlar; dünya klasikleri listesine girmesi gereken mükemmel eser.göktürklerin ölümüne ve yeniden dirilişine tanık oluyoruz. 2 kitaptan oluşuyor.herkes okumalı
 

Sirab

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
22 Ağu 2022
Mesajlar
773
Yukarıda yazılanlara ek olarak;

Franz Kafka: Dönüşüm,Şato
Emile Zola: Germinal
Jose Saramago: Körlüğün hemen ardından Görmek okunmalı
Stefan Zweig: Satranç
Amin Maalouf: Doğunun Limanları, Tanios Kayası
Hermann Hesse : Bozkırkurdu,Siddhartha
Sabahattin Ali: Kuyucaklı Yusuf
Jean-Christophe Grange Kızıl Nehirler
 

imaginary

Eau de Parfum
Katılım
31 Ara 2015
Mesajlar
208
Gabriel Garcia Marquez - Yüz Yıllık Yalnızlık ve Kırmızı Pazartesi.
Jack London - Martin Eden
Bu kitaplara bayıldım.

Bir de tam tersine okunmaması gereken bir kitap söyleyeyim.
Fernando Pessoa - Huzursuzluğun Kitabı. Biraz melankolik veya depresif biriyseniz, yalnızlığı seviyorsanız hayattan iyice soğutur. Hayatı sorgulatır, yaşam enerjinizi emer. Aman diyim.
 
D

daraldım

Misafir
roman tavsiyesi değil ama hem roman seviyor hem de sinema/dizilerden hoşlanıyorsanız
Joseph Campbell: Kahramanın Sonsuz Yolcuğulu:
belki başta anlatım dili karışık ya da ağır gelebilir ama kısa süre sonra alışırsınız. tüm dünyaca sevilmiş ve etkilenilmiş tüm gerçek ya da kurgu hikayelerin hepsinin ortak bir şeması olduğunu kanıtlarla anlatıyor. Mustafa Kemal Atatürk'ten Hz. Muhammed'in hayatına, Yüzüklerin Efendisi'nden Star Wars'a, epey geniş bir yelpaze içerisinde tüm başrollerin hikayelerdeki rolünün iskeletinin benzerliklerini anlatıyor.
Hollywood senaristleri yıllardır elinde bu kitap senaryolarını buna uydurmaya çalışıyor. becereni var beceremeyeni var o ayrı : )

tiyatro okumayı sevenlere de antik tiyatro komedisi
Aristofanes: Batrakhoi (Kurbağalar Savaşı):
Biraz yunan mitolojisine hakimseniz (aslında bu açığı dipnotlarla kapatmaya çalışan çeviriler var) ve tiyatro okumayı seviyorsanız, eğlenmeniz olası bir tiyatro oyunu. bir de şöyle düşünün Aristofanes bunu günümüzden 2500 yıl kadar önce yazmış. o zamanın komedi anlayışı için de fikir edinmenizi sağlayabilir. zaten çok kısa, muhtemelen bir oturuşta biter. fakat tiyatro okumak ya da yunan mitolojisi ilginizi çekmiyorsa, pek hoşunuza gitmeyecektir.

çizgi roman eksikliğini de hemen kapatalım (hayır süper kahraman ve benzeri çizgiromanları kast etmiyorum :) )
Manu Larcenet: Sıradan Zaferler
Ödüllü bir çizgi roman. Hikaye, fotoğraf sanatçısı Marco'nun etrafında şekilleniyor. olağan üstü hiç bir şey yok, zaten vuruculuğu da burda. her şey çok fazla gerçek. korkulardan sevinçlere bazen açıklamaktan çekindiğimiz her şeyi çatır çatır karakterler aracılığıyla bize açıklıyor. çok keyiflidir.
 

reser

Extrait de Parfum
Satış Onaylı
Katılım
9 Kas 2021
Mesajlar
523
Olmazsa olmaz Nutuk. Öyle bir kere okuyup da kütüphaneye bırakılacak cinsten de değil başucu kitabıdır biz millet olarak unutmayı çok iyi biliyoruz çünkü. Rahmetli atamız ülkemizin konumu gereği, emperyalist güçlerin özellikle 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında ve sonrasındaki emelleri ile ilgili ülkemizde yaşayan hiç kimsenin bu ülkenin gündemine kayıtsız kalmaması gerektiğini söylemiş bu yüzden cumhuriyet tarihini ve bilhassa da yakın dönem siyasi tarihi de bir ders niteliğinde okumak gerektiğine inanıyorum.
Yüzüklerin Efendisi bence de harika bir evren hakikaten eşsiz bir deha rahmetli. Dedikleri gibi dünyada insanlar Yüzüklerin Efendisi okumuş ve henüz okumamış olanlar diye ikiye ayrılır ne kadar iddialı değil mi?
 
D

daraldım

Misafir
bu gece filmleri kitabın önüne geçmiş bir kaç kitaptan bahsedeyim : )

Philip K. Dick - Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi?:
Philip amca en sevdiğim bilimkurgu yazarları arasındadır. bu hikayesi pek bilinmez ama bu hikayeden uyarlanan filmi bilmeyen bilim kurgu sever yoktur diye tahmin ediyorum. Blade Runner, türkeye Bıçak Sırtı olarak çevrilmiş. filmi seyretmediyseniz ve bilim kurgu seviyorsanız seyredin derim, kitabı da atlamayın : )

p.k. dick bonus: 1990 da Arnold Schwarzenegger'ın şov yaptığı Total Recall (gerçeğe çağrı) da bu adamın "we can remember it for you wholesale" (bunu sizin için toptan hatırlayabiliriz) isimli kısa hikayesinden uyarlanmıştır. (2012 yapımı film beni sarmadı). ayrıca man in the high castle (yüksek şatodaki adam) isimli kitabı da aynı isimle dizi yapıldı ve çok başarılı. ikinci dünya savaşında Almanya Amerika'yı işgal etseydi temalı bir bilimkurgu hikayesi.

Chuck Palahniuk - Dövüş Kulübü:
valla ne yazayım bilemedim, film de kitap da bir birinden başarılı. Kitabı okumayanlar kitaba bir şans versin. filmden daha sert bir anlatım dili var, hoşunuza gidebilir. sonra da diğer kitaplara yavaş yavaş sayfa açarsınız : )

Frank Miller - Günah Şehri:
3 filmlik bu seri aslında bir çizgi roman uyarlaması. tüm sayıları da türkçeye çevrildi. film adaptasyon konusunda inanılmaz başarılı. hatta kimi sahneler, çizgiromandaki aynı açılar kullanılarak çekilmiş.
aşırı şiddet ve gerçeklikten son derece uzak karakterler ve bir okadar da uzak anlatım. böyle uçuk kafaları seviyorsanız hem filmi hem çizgi roman serisini tavsiye ederim.

bunların haricinde bahsedilecek çok uyarlamaya sebep olmuş kitap var ama benim okuyup beğendiklerimden aklımda kalanlar. Baba, Oliver Twist, Şeytan Prada Giyer, Ejderha Dövmeli Kız (sanki kitap daha güzel), Moby Dick. şu an yazarken aklıma gelen kitaplar.
 
D

daraldım

Misafir
bilim kurgunun ve fantastik kurgunun komedisi olmaz mı? işte olanlarından bazıları.

neil gaiman / terry pratchett - "kıyamet gösterisi" (good omens):
iki sevdiğim yazar + ingiliz komedisi. bunlardan birisini bile seviyorsanız eğlenmeniz garanti. ademle havvadan beri iyi arkadaş olan alt seviye bir melek ile şeytan dünyayı (kendilerince haklı sebeplerden) kıyamete karşı korumaya çalışıyorlar. üşenenler için dizisi de var ve yakında ikinci sezonu gelecek. fakat dizide, kitaptaki anlatımda bile alan komedinin bazılarını yok etmek zorunda kalmışlar. yine de eğlenceli.
son olarak, kitap ilk önce "bir kıyamet komedesi" ismiyle türkçeye çevrildi. buna dokunmayın çevirisi kötü, "kıyamet gösterisi" adıyla çevrilen gayet başarılı.

douglas adams - "dirk gentley'nin holistik dedektiflik bürosu (dirk gentley's holistic dedective agency):
genellile "otostopçunun galaksi rehberi" ile tanınan douglas abinin başka bir güzel serisi. sıradışı olayları sıradışı yöntemleriyle (salakça da diyebiliriz) çözmeye çalışan dedektif dirk'ün eğlenceli hikayeleri. bunu da mini dizisi ve gayet keyifli.
bu kitap da ilk olarak "kutsal dedektiflik bürosu" olarak sarmal yayınevi tarafından kötü bir tercümeyle çevrilmişti. sonra kabalcı yayın haklarını alıp aynı isimle bastı ama o çeviriyi bilmiyorum. son olarak alfa yayınları orjinale yakın isimle çevirdi (yakın diyorum çünkü holistik kelimesini nedense çevirmemişler).

tery jones - yıldız gemisi titanic (starship titanic):
bu da koleksiyonluk sayılacak bir kitap, zira baskısı yok. türkçeye çevrilirken sarmal yayınevi bir cinlik yapıp kitabın yazarını douglas adams yazmıştır ama douglas bu kitabın oyununu yapan ekipteydi ve fikir babasıydı. esas yazar tery jones.
sonuç olarak, tek okuyuşta bitirilebilecek ve neşesi ömür boyu hatirlanacak bir kitap.

bonus: terry pratchett - disk dünya: yaklaşık 41 kitaplık bir seri. deli dolu yayın evi hepsini çevirecez diyordu. sözünü de tutacak gibiler. hatta çevirileri de önceki yayın evlerinin çevirilerine göre fersah fersah ötede.
uzayda süzülen bir kaplumbağanın üzerinde bulunan 7 filin taşıdığı disk şeklindeki dünyada geçen birbirinden fantastik hikayeleri anlatır. burda tek bir kahraman yok, zaten esas hikaye dünyanın kendisi. yine ingiliz mizahı ve günümüz dünyasına müthiş sarkastik sataşmalarla dolu. fantastik kurgu seviyorsanız eğlenmemeniz mümkün değil. işin güzel yanı tam bir okuma sırası da yok ama siz yine de ilk kitap olan "büyünün rengi"nden başlayın ve fantastik kurgu dünyasının gördü göreceği en büyük korkak "rincewind" ile tanışın.
 

Leto

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
26 Ara 2016
Mesajlar
705
bilim kurgunun ve fantastik kurgunun komedisi olmaz mı? işte olanlarından bazıları.

neil gaiman / terry pratchett - "kıyamet gösterisi" (good omens):
iki sevdiğim yazar + ingiliz komedisi. bunlardan birisini bile seviyorsanız eğlenmeniz garanti. ademle havvadan beri iyi arkadaş olan alt seviye bir melek ile şeytan dünyayı (kendilerince haklı sebeplerden) kıyamete karşı korumaya çalışıyorlar. üşenenler için dizisi de var ve yakında ikinci sezonu gelecek. fakat dizide, kitaptaki anlatımda bile alan komedinin bazılarını yok etmek zorunda kalmışlar. yine de eğlenceli.
son olarak, kitap ilk önce "bir kıyamet komedesi" ismiyle türkçeye çevrildi. buna dokunmayın çevirisi kötü, "kıyamet gösterisi" adıyla çevrilen gayet başarılı.

douglas adams - "dirk gentley'nin holistik dedektiflik bürosu (dirk gentley's holistic dedective agency):
genellile "otostopçunun galaksi rehberi" ile tanınan douglas abinin başka bir güzel serisi. sıradışı olayları sıradışı yöntemleriyle (salakça da diyebiliriz) çözmeye çalışan dedektif dirk'ün eğlenceli hikayeleri. bunu da mini dizisi ve gayet keyifli.
bu kitap da ilk olarak "kutsal dedektiflik bürosu" olarak sarmal yayınevi tarafından kötü bir tercümeyle çevrilmişti. sonra kabalcı yayın haklarını alıp aynı isimle bastı ama o çeviriyi bilmiyorum. son olarak alfa yayınları orjinale yakın isimle çevirdi (yakın diyorum çünkü holistik kelimesini nedense çevirmemişler).

tery jones - yıldız gemisi titanic (starship titanic):
bu da koleksiyonluk sayılacak bir kitap, zira baskısı yok. türkçeye çevrilirken sarmal yayınevi bir cinlik yapıp kitabın yazarını douglas adams yazmıştır ama douglas bu kitabın oyununu yapan ekipteydi ve fikir babasıydı. esas yazar tery jones.
sonuç olarak, tek okuyuşta bitirilebilecek ve neşesi ömür boyu hatirlanacak bir kitap.

bonus: terry pratchett - disk dünya: yaklaşık 41 kitaplık bir seri. deli dolu yayın evi hepsini çevirecez diyordu. sözünü de tutacak gibiler. hatta çevirileri de önceki yayın evlerinin çevirilerine göre fersah fersah ötede.
uzayda süzülen bir kaplumbağanın üzerinde bulunan 7 filin taşıdığı disk şeklindeki dünyada geçen birbirinden fantastik hikayeleri anlatır. burda tek bir kahraman yok, zaten esas hikaye dünyanın kendisi. yine ingiliz mizahı ve günümüz dünyasına müthiş sarkastik sataşmalarla dolu. fantastik kurgu seviyorsanız eğlenmemeniz mümkün değil. işin güzel yanı tam bir okuma sırası da yok ama siz yine de ilk kitap olan "büyünün rengi"nden başlayın ve fantastik kurgu dünyasının gördü göreceği en büyük korkak "rincewind" ile tanışın.
Lise-Universite yıllarım Discworld kitaplarıyla (pc oyunları da cok komikti) gecmisti, görünce mutlu oldum :)
 
D

daraldım

Misafir
bu gece de tam gaz aksiyon içeren bir kaç bilimkurgu'ya bakalım, düzelteyim, cyberpunk'ın yaratıcısının romanlarına bir bakalım.

Alfred Bester - Yıkıma Giden Adam (Demolished Man):
Yanlış bilgi vermek istemem ama sanırım cyberpunk akımını başlatan adamın, kendisini üne kavuşturan romanı. Efenim mevzu tabi gelecekte geçiyor. zihin okumayı beceren bir çeşit memurların olduğu dünyada, esas oğlanımız bir cinayet planı yapar.
bu hikayeye benzer bir hikayede Philip K. Dick yazmıştır, fakat onun hikaye sonradan Tom Cruise'un oynadığı Azınlık Raporu (Miniority Report) filmine ilham kaynağı olur. Alfred ile Philip'in hikayeleri çok da benzer değildir. Filmi seyretmediyseniz seyredin tabi : )

Alfred Bester - Kaplan Kaplan (Tiger Tiger - The Stars My Destinitaion):
Nereden başliyim bilmiyorum. en sevdiğim romanlar içinde rahat ilk üç e girer (sadece bilimkurgu değil, tüm romanlar içinde).
çok bir şey anlatmak istemiyorum. Gelecekte herkes kendi zihin gücüyle, kendisini dünya üzerinde bir noktadan diğer noktaya ışınlayabilmektedir. böyle bir dünyada geçmişe ait pek de bir şey hatırlamayan esas oğlanımız, uzayın derinliklerinde terk edilmiş boş bir uzay gemisinde 170 gün yaşamayı başarmıştır. bu ölüm kalım savaşı sırasında yakınından bir uzay gemisi geçer. yardım çağrılarına rağmen bu uzay gemisi bizim abimizi sallamaz ve geçer gider. abimiz bu duruma o kadar sinirlenir ki, muazzam bir intikam hikayesi başlar.
ben çok eski çevirisine sahibim (bilerek eski basımın kapağını linke koydum). o zamanlar 6,45 çevirileri güzeldi. şu an ithaki yayınları çevirisi var, nasıldır bilmiyorum. herkese şiddetle tavsiye ederim.

Scott Snyder - Sean Morphy - Uyanış (The Wake):
Cyperpunk falan dedim ama yine de bir çizgi roman koymak istedim. Güzel bir bilim kurgu hikayesi.
iki ayrı bölümden oluşan hikayemizin ilk kısmının kahramanı, aykırı bir oşinograf olan ablamız. bu ablamız, çok özel bir görev için, yine alanında çok özel yetenekleri olan bir grup insanla birlikte, denizin derinliklerinde (çoook derinlerinde) bir üsse gider. kahramanlarımızı çok ilginç bir gerilim hikayesi bekler.
ikinci kısımda ise haşarı bir kızımız, kendini aklındaki sorulara cevap bulmaya adamıştır. ilk hikaye ile bağlar yavaş yavaş ortaya çıkarken bu sefer bizi gerilim değil hızlı bir aksiyon hikayesi bekler.
Bu hikayenin tek kötü yanı ise epey tırt bir sonu olması. buna rağmen çizimler ve hikaye anlatım tarzı o kadar iyi ki, size ve eşe dosta rahatlıkla tavsiye edebiliyorum.
 
D

daraldım

Misafir
aslında biraz 90'ların fantastik kurgu kitaplarından bahsedecektim ama sanırım onlar ait olduğu zamanda kalmalılar. tabi sinema sayesinde yüzüklerin efendisi ve harry poter halen popülerliğini koruyor. bu yıl dungeons & dragons bir şey denedi (8-10 yılda bir, sinemalarda bir şeyler deniyorlar) ama olduramadı.
yeni nesil de vampirlerin ve kurt adamların romantizminden dışarı kolay kolay çıkmıyor : )
tabi yine de güzel şeyler var. sadece high fantasy tanımına uymuyorlar ama gerçekten güzel işler var. işte onlardan bir kaçtanesi:

scott lynch- locke lamora'nın yalanları (the lies of locke lamora): centilmen piçler (gentleman bastards) isimli serinin ilk kitabıdır. hırsızlık konusunda olağan üstü becerileri olan kahramanımızın hayatı denilebilir. ilk kitapta yetimhaneden çıkıp centilmen piçler'e katılan kahramanımız, ciltler süren hikayeler ilerledikçe gözümüzün önünde büyür. başta bir "robin hood" benzeri gibi gelecek fakat çok farklı hallere bürünecek.
hikaye orta çağ avrupasına benzer bir dönemde ama başka bir dünya da geçiyor.
burda kesip yazar ile ilgili bir bilgi vermem gerek. scott lynch ağır bir anksiyete problemine sahip. bu yüzden yazmaya karar verdiği serinin diğer kitaplarını yazabilmiş değil.
serinin basılmış 3 kitabı var ve 3 ü de türkçeye çevrildi.
ilk kitap epey neşeli bir hikaye çünkü scott'un anksiyete sorunları henüz başlamamıştı. fakat bu problemler arttıkça sanki hikayeye de yansımış gibi, neşeli hikaye ilerledikçe biraz daha karanlık bir havaya büründü.
güzelliğinden bir şey kaybetmedi ama yazar için hoş değil tabi.
sonuç olarak - ortaçağ hırsız / mafya hikayeleri kulağa hoş geliyor derseniz bence bir göz atın. zaten benzeri de pek yok.

ihsan oktay anar - puslu kıtalar atlası: tamam az evel 90'ları 90'larda bırakalım dedim ama 95 yılından bu yana hala basıldığı için bunu yazdım. aslında ihsan hocamın tüm kitapları, ben fantastik kurgu seviyorum, diyen herkesin okuması lazım. çok farklı bir bakış ve çok farklı anlatımı ile tüm ilgiyi her bir kitabında üzerinde tutuyor. tabi kelime seçimlerinden hoşlanmayacak insanlar var : ) onlara bir şey diyemem. osmanlı'nın alternatif bir zamanında geçen gerçekten fantastik bir hikaye. hala okumadıysanız direk burdan başlayın.
bu hikayenin, üzerinde gerçekten çok emek verilmiş, bir de çizgi romanı var. tabi onu da okuyun ama önce kitaptan başlayın : )

sergey lukyanenkov - gece nöbeti (rusçam yok :) ): rusya gözünden bir vampir hikayesi. efenim burda vampirler avlanmak için izne tabiidirler ve bunu denetleyen bir nöbetçi birim vardır. sanırım konu anlaşılmıştır. bir şeyler ters gider ve kimin kimi avladığı belli olmayan, çok olmasa da gerilim vari bir aksiyon başlar.
aslinda hikaye 4 kitaptır. gece nöbeti, gündüz nöbeti, alacakaranlık nöbeti ve son nöbet. hikaye her ne kadar kilişe de gibi görünse de kendine has orjinal bir hikayedir. tavsiyemdir.

bir de bunun ilk iki kitabı timur bekmembetov tarafından sinemaya uyarlanmıştır (night watch ve day watch olarak bulabilirsiniz). tabi bu kadar çok detay barındıran hikayeyi filme aktarmak kolay olmayacağı için, filmler kitapların özetinin özeti şeklinde olmuş. bu yüzden ilk olarak filmleri seyrederseniz kitaptan epey uzakta olacağınızı bilmenizi isterim.

hadi bi de çizgiroman ekleyelim.
steve niles - 30 gün gece (30 days of night): bu seriye başladığımda henüz türkçeye çevrilmemişti. türkçe çevirisi çıktığında da daha başlığı düzgün çevirmemişler diyip elimi sürmediydim. bu kötü önyargım yüzünden türkçesi nasıldır bilmiyorum, bunu baştan söylemek istedim.
kutuplarda bir gece 30 gün sürdüğünden hoş bir isim olmuş. neyse konuya dönelim.
kutupta bir gece döngüsü başladığında bir kasabayı vampirler basar. müthiş bir can pazarı başlar. gün doğana kadar herkes hayatta kalmanın bir yolunu bulmalıdır. bütün hikaye bu kadar. kapağına bakarsanız bir korku hikayesi gibi. aslında yer yer öyle denebilir. tabi çizgi romanların şiddet dozu yoktur. olabildiğinde kanlı bir hikaye sizi bekliyor. bu tarz şeyleri sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir seri.
hatta seri o kadar çok sevildi ki, dark days ismiyle başka bir seriye başladılar ama ona bakmaya fırsatım olmadı.
ve evet, bu hikayenin bir de sinema filmi var. bence ortalama bir film. imdb de 6.6 almayı başarmış. çizgir romana para ayıramam derseniz bir bakın ama çok da bir şey beklemeyin. ha çizgi romana göre korku yönüne daha çok yüklenmişler ama... ne bilim, çok sıkılıyorsanız bakarsınız : )
 

reser

Extrait de Parfum
Satış Onaylı
Katılım
9 Kas 2021
Mesajlar
523
aslında biraz 90'ların fantastik kurgu kitaplarından bahsedecektim ama sanırım onlar ait olduğu zamanda kalmalılar. tabi sinema sayesinde yüzüklerin efendisi ve harry poter halen popülerliğini koruyor. bu yıl dungeons & dragons bir şey denedi (8-10 yılda bir, sinemalarda bir şeyler deniyorlar) ama olduramadı.
yeni nesil de vampirlerin ve kurt adamların romantizminden dışarı kolay kolay çıkmıyor : )
tabi yine de güzel şeyler var. sadece high fantasy tanımına uymuyorlar ama gerçekten güzel işler var. işte onlardan bir kaçtanesi:

scott lynch- locke lamora'nın yalanları (the lies of locke lamora): centilmen piçler (gentleman bastards) isimli serinin ilk kitabıdır. hırsızlık konusunda olağan üstü becerileri olan kahramanımızın hayatı denilebilir. ilk kitapta yetimhaneden çıkıp centilmen piçler'e katılan kahramanımız, ciltler süren hikayeler ilerledikçe gözümüzün önünde büyür. başta bir "robin hood" benzeri gibi gelecek fakat çok farklı hallere bürünecek.
hikaye orta çağ avrupasına benzer bir dönemde ama başka bir dünya da geçiyor.
burda kesip yazar ile ilgili bir bilgi vermem gerek. scott lynch ağır bir anksiyete problemine sahip. bu yüzden yazmaya karar verdiği serinin diğer kitaplarını yazabilmiş değil.
serinin basılmış 3 kitabı var ve 3 ü de türkçeye çevrildi.
ilk kitap epey neşeli bir hikaye çünkü scott'un anksiyete sorunları henüz başlamamıştı. fakat bu problemler arttıkça sanki hikayeye de yansımış gibi, neşeli hikaye ilerledikçe biraz daha karanlık bir havaya büründü.
güzelliğinden bir şey kaybetmedi ama yazar için hoş değil tabi.
sonuç olarak - ortaçağ hırsız / mafya hikayeleri kulağa hoş geliyor derseniz bence bir göz atın. zaten benzeri de pek yok.

ihsan oktay anar - puslu kıtalar atlası: tamam az evel 90'ları 90'larda bırakalım dedim ama 95 yılından bu yana hala basıldığı için bunu yazdım. aslında ihsan hocamın tüm kitapları, ben fantastik kurgu seviyorum, diyen herkesin okuması lazım. çok farklı bir bakış ve çok farklı anlatımı ile tüm ilgiyi her bir kitabında üzerinde tutuyor. tabi kelime seçimlerinden hoşlanmayacak insanlar var : ) onlara bir şey diyemem. osmanlı'nın alternatif bir zamanında geçen gerçekten fantastik bir hikaye. hala okumadıysanız direk burdan başlayın.
bu hikayenin, üzerinde gerçekten çok emek verilmiş, bir de çizgi romanı var. tabi onu da okuyun ama önce kitaptan başlayın : )

sergey lukyanenkov - gece nöbeti (rusçam yok :) ): rusya gözünden bir vampir hikayesi. efenim burda vampirler avlanmak için izne tabiidirler ve bunu denetleyen bir nöbetçi birim vardır. sanırım konu anlaşılmıştır. bir şeyler ters gider ve kimin kimi avladığı belli olmayan, çok olmasa da gerilim vari bir aksiyon başlar.
aslinda hikaye 4 kitaptır. gece nöbeti, gündüz nöbeti, alacakaranlık nöbeti ve son nöbet. hikaye her ne kadar kilişe de gibi görünse de kendine has orjinal bir hikayedir. tavsiyemdir.

bir de bunun ilk iki kitabı timur bekmembetov tarafından sinemaya uyarlanmıştır (night watch ve day watch olarak bulabilirsiniz). tabi bu kadar çok detay barındıran hikayeyi filme aktarmak kolay olmayacağı için, filmler kitapların özetinin özeti şeklinde olmuş. bu yüzden ilk olarak filmleri seyrederseniz kitaptan epey uzakta olacağınızı bilmenizi isterim.

hadi bi de çizgiroman ekleyelim.
steve niles - 30 gün gece (30 days of night): bu seriye başladığımda henüz türkçeye çevrilmemişti. türkçe çevirisi çıktığında da daha başlığı düzgün çevirmemişler diyip elimi sürmediydim. bu kötü önyargım yüzünden türkçesi nasıldır bilmiyorum, bunu baştan söylemek istedim.
kutuplarda bir gece 30 gün sürdüğünden hoş bir isim olmuş. neyse konuya dönelim.
kutupta bir gece döngüsü başladığında bir kasabayı vampirler basar. müthiş bir can pazarı başlar. gün doğana kadar herkes hayatta kalmanın bir yolunu bulmalıdır. bütün hikaye bu kadar. kapağına bakarsanız bir korku hikayesi gibi. aslında yer yer öyle denebilir. tabi çizgi romanların şiddet dozu yoktur. olabildiğinde kanlı bir hikaye sizi bekliyor. bu tarz şeyleri sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir seri.
hatta seri o kadar çok sevildi ki, dark days ismiyle başka bir seriye başladılar ama ona bakmaya fırsatım olmadı.
ve evet, bu hikayenin bir de sinema filmi var. bence ortalama bir film. imdb de 6.6 almayı başarmış. çizgir romana para ayıramam derseniz bir bakın ama çok da bir şey beklemeyin. ha çizgi romana göre korku yönüne daha çok yüklenmişler ama... ne bilim, çok sıkılıyorsanız bakarsınız : )
Ayrıca İhsan Oktay Anar hocamız mizahta Umut Sarıkaya ile yarışır o denli bir zeka ve mizahi dile sahip her kitabı ayrı güzel çok severek okudum doyamadım. Superman-Gülerk Kent hikayesi bir harikaydı hala aklima geldikçe gülerim.
 
D

daraldım

Misafir
Ayrıca İhsan Oktay Anar hocamız mizahta Umut Sarıkaya ile yarışır o denli bir zeka ve mizahi dile sahip her kitabı ayrı güzel çok severek okudum doyamadım. Superman-Gülerk Kent hikayesi bir harikaydı hala aklima geldikçe gülerim.
Muazzam bir adam. kendisiyle tanışamadım ama uzun süre öğrencisi olmuş hanım hanımcık bir kızla tanıştım. yarım saat boyunca derslerdeki ciddiyetin içerisine yedirdiği mizahı ve hocasının bilgi küpü olmasını anlattı (sanırım kız İhsan hocaya aşık ama bunu dillendirmeyelim, dedikoduya girer :) ). Anladığım kadarıyla İhsan hocanın hayat tarzı bu şekilde : )
 

Rockatansky

Eau de Parfum
Katılım
22 Mar 2023
Mesajlar
257
Asimov’un “Sonsuzluğun Sonu” kitabı bugüne kadar okuduğum en iyi bilim-kurguların başında gelir.Keza bu kitap meşhur vakıf ve robot serilerinin de temelini oluşturur.
 

elle61

Perfume Lover
Satış Onaylı
Katılım
4 Ocak 2016
Mesajlar
5,962
aslında biraz 90'ların fantastik kurgu kitaplarından bahsedecektim ama sanırım onlar ait olduğu zamanda kalmalılar. tabi sinema sayesinde yüzüklerin efendisi ve harry poter halen popülerliğini koruyor. bu yıl dungeons & dragons bir şey denedi (8-10 yılda bir, sinemalarda bir şeyler deniyorlar) ama olduramadı.
yeni nesil de vampirlerin ve kurt adamların romantizminden dışarı kolay kolay çıkmıyor : )
tabi yine de güzel şeyler var. sadece high fantasy tanımına uymuyorlar ama gerçekten güzel işler var. işte onlardan bir kaçtanesi:

scott lynch- locke lamora'nın yalanları (the lies of locke lamora): centilmen piçler (gentleman bastards) isimli serinin ilk kitabıdır. hırsızlık konusunda olağan üstü becerileri olan kahramanımızın hayatı denilebilir. ilk kitapta yetimhaneden çıkıp centilmen piçler'e katılan kahramanımız, ciltler süren hikayeler ilerledikçe gözümüzün önünde büyür. başta bir "robin hood" benzeri gibi gelecek fakat çok farklı hallere bürünecek.
hikaye orta çağ avrupasına benzer bir dönemde ama başka bir dünya da geçiyor.
burda kesip yazar ile ilgili bir bilgi vermem gerek. scott lynch ağır bir anksiyete problemine sahip. bu yüzden yazmaya karar verdiği serinin diğer kitaplarını yazabilmiş değil.
serinin basılmış 3 kitabı var ve 3 ü de türkçeye çevrildi.
ilk kitap epey neşeli bir hikaye çünkü scott'un anksiyete sorunları henüz başlamamıştı. fakat bu problemler arttıkça sanki hikayeye de yansımış gibi, neşeli hikaye ilerledikçe biraz daha karanlık bir havaya büründü.
güzelliğinden bir şey kaybetmedi ama yazar için hoş değil tabi.
sonuç olarak - ortaçağ hırsız / mafya hikayeleri kulağa hoş geliyor derseniz bence bir göz atın. zaten benzeri de pek yok.

ihsan oktay anar - puslu kıtalar atlası: tamam az evel 90'ları 90'larda bırakalım dedim ama 95 yılından bu yana hala basıldığı için bunu yazdım. aslında ihsan hocamın tüm kitapları, ben fantastik kurgu seviyorum, diyen herkesin okuması lazım. çok farklı bir bakış ve çok farklı anlatımı ile tüm ilgiyi her bir kitabında üzerinde tutuyor. tabi kelime seçimlerinden hoşlanmayacak insanlar var : ) onlara bir şey diyemem. osmanlı'nın alternatif bir zamanında geçen gerçekten fantastik bir hikaye. hala okumadıysanız direk burdan başlayın.
bu hikayenin, üzerinde gerçekten çok emek verilmiş, bir de çizgi romanı var. tabi onu da okuyun ama önce kitaptan başlayın : )

sergey lukyanenkov - gece nöbeti (rusçam yok :) ): rusya gözünden bir vampir hikayesi. efenim burda vampirler avlanmak için izne tabiidirler ve bunu denetleyen bir nöbetçi birim vardır. sanırım konu anlaşılmıştır. bir şeyler ters gider ve kimin kimi avladığı belli olmayan, çok olmasa da gerilim vari bir aksiyon başlar.
aslinda hikaye 4 kitaptır. gece nöbeti, gündüz nöbeti, alacakaranlık nöbeti ve son nöbet. hikaye her ne kadar kilişe de gibi görünse de kendine has orjinal bir hikayedir. tavsiyemdir.

bir de bunun ilk iki kitabı timur bekmembetov tarafından sinemaya uyarlanmıştır (night watch ve day watch olarak bulabilirsiniz). tabi bu kadar çok detay barındıran hikayeyi filme aktarmak kolay olmayacağı için, filmler kitapların özetinin özeti şeklinde olmuş. bu yüzden ilk olarak filmleri seyrederseniz kitaptan epey uzakta olacağınızı bilmenizi isterim.

hadi bi de çizgiroman ekleyelim.
steve niles - 30 gün gece (30 days of night): bu seriye başladığımda henüz türkçeye çevrilmemişti. türkçe çevirisi çıktığında da daha başlığı düzgün çevirmemişler diyip elimi sürmediydim. bu kötü önyargım yüzünden türkçesi nasıldır bilmiyorum, bunu baştan söylemek istedim.
kutuplarda bir gece 30 gün sürdüğünden hoş bir isim olmuş. neyse konuya dönelim.
kutupta bir gece döngüsü başladığında bir kasabayı vampirler basar. müthiş bir can pazarı başlar. gün doğana kadar herkes hayatta kalmanın bir yolunu bulmalıdır. bütün hikaye bu kadar. kapağına bakarsanız bir korku hikayesi gibi. aslında yer yer öyle denebilir. tabi çizgi romanların şiddet dozu yoktur. olabildiğinde kanlı bir hikaye sizi bekliyor. bu tarz şeyleri sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir seri.
hatta seri o kadar çok sevildi ki, dark days ismiyle başka bir seriye başladılar ama ona bakmaya fırsatım olmadı.
ve evet, bu hikayenin bir de sinema filmi var. bence ortalama bir film. imdb de 6.6 almayı başarmış. çizgir romana para ayıramam derseniz bir bakın ama çok da bir şey beklemeyin. ha çizgi romana göre korku yönüne daha çok yüklenmişler ama... ne bilim, çok sıkılıyorsanız bakarsınız : )
İhsan Oktay Anar,
Müthiş başarılı bir yazar. Hele o ince mizahı yok mu... Kitaplarının, hayal gücünün hastasıyım. Eskiden genellikle Grange, Glenn Meade, Dean Koontz falan okurdum. Gerilim-korku yani. İhsan Oktay Anar 'ın Puslu Kıtalar Atlası kitabını okudum ve "işte bu" dedim. Müthiş bir hayal gücü, tam kafama göre mizah, acayip karakterler... Her kitabı ayrı güzeldir ancak en bayıldığım Efrasiyab'ın Hikâyeleri. Bence dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yazarlarından.
 
Üst